Çocuğunu boğmak

Çocuğunu boğmak

İnsan yaşamında en zor işlerden biri, emek vererek kurduğun yapıyı yerle bir etmektir. Bu, emek kesimi için de, sermaye kesimi için de böyle.

Emek-sermaye çelişkisinin yaşandığı kapitalist sistemde, sermayenin kalıcı dostu yoktur ve hiçbir zaman da olmamıştır. Uzun süreli ittifakları görülmüştür ama işi bittiğinde fırtınada gemiyi ilk terk eden fareler oldukları da somut göstergelerle tespit edilmiştir.

O yüzden, bugün yaşanan gelişmeleri pek yadırgamıyorum…

Buradan, nereye geleceğimi düşünüyorsunuz tahminimce. Hemen söyleyeyim, otomotiv ve metal sektöründeki gelişmelerden söz edeceğim.

Evet, başlıkta da ifade ettiğim üzere, iki sektörde de yaşananlar, sermayenin çocuğunu boğmasıdır. İsteyerek olmasa da, zorunluluk haline gelmiştir.

Türk-İş bünyesindeki Türk Metal Sendikası’nın, kuruluşu ve temel felsefesi itibarıyla sermayenin tercihi olduğu gizlenmemiştir ve bunu tüm işçiler de iyi bilmektedir. Kaldı ki, gelişmesi, sektörde yetkili sendika durumuna gelmesi ve yaptığı sözleşmeler, hep işverenin onayı çerçevesinde olmuştur.

Otomotiv ve metal sektöründe işe yeni başlayacaklara, her daim ‘’önce Türk Metal Sendikası’na üye ol, sonra da evraklarını hazırla, gel işbaşı yap’’ denilmiştir. Buradan güç biriktiren, beslendikçe semiren bu sendikal yapıyı, işverenler, işçi aleyhine alacakları kararların tamamına yakınında ‘’basınç oluşturan’’ ya da ‘’tepkileri etkisizleştiren’’ bir hale dönüştürmüştür.

Ne kadar zamandır bu böyle biliyor musunuz ?

Resmi kuruluşu olan 10 Temmuz 1963 tarihinden beri durum budur. Türkiye Metal İş Federasyon adıyla kurulan yapı, sonralarda Türk Metal Sendikası olarak yaşamını sürdürmüştür. Ama, genel tavrı ve tercihi işçi sınıfının değil, sermaye sınıfının çıkarlarını korumak olmuştur.

Bu yüzden de, sermaye sınıfı için hep ‘’cici çocuk’’ olan Türk Metal, birinci cumhuriyetin AKP eliyle tasfiye edilmeye başlandığı sürecin ilk basamaklarından itibaren ‘’kaka çocuk’’ olarak anılmaya başlandı. Çünkü, gelişip büyüdüğü birinci cumhuriyetin paradigmalarına bağlılığını terk etmek istemedi ve bu durum da sermayenin işine gelmedi.

Bu yüzden ipi çekilen Türk Metal Sendikası’nın metal ve otomotiv sektöründe düştüğü duruma bakar mısınız.

Örgütlü olduğu onlarca fabrikadaki binlerce üyesi bir gecede ayaklanıyor ve ‘’Türk Metal istifa’’ diyerek kararlılık sergiliyor.

Neden ?

Çünkü, sözleşmelerde 2 yılık süre yerine 3 yıllık süreyi kabul etmesi ve Bursa’daki BOSH fabrikasında işverenle yaptığı ek sözleşmede sağladığı ekonomik hakları, diğer fabrikalardaki işçilere de aynı oranda yansıtamaması sorunu var. En azından görünen gerekçeler bunlar.

Ama, madalyonun diğer yüzünde, ‘’çocuğunu boğma kararı’’ alan bir baba görünümündeki sermaye grubunun tavrı duruyor. Onlar, ikinci cumhuriyetin gerici ve işbirlikçi karakterine uymama konusunda direniyormuş gibi görünen Türk Metal’i, (uzun süre kullanılmış olmanın verdiği yorgunluktan da çıkamadığını düşünerek) boğmakta sakınca görmüyor.

Ayaklanan işçilerin öne sürdüğü taleplerden ilk kabul edilen ‘’Türk Metal’in fabrikadan gönderilmesi’’ oluyor. İşverenler, bu talebi desteklediklerini gizleme gereği bile duymuyor.

İşte size bir babanın çocuğunu boğma kararının altındaki nesnel gerçekler. Varın gerisini siz düşünün.

Gelecekte ne olur ?

İşçi sınıfı kazanır mı yoksa sermaye yeni bir oyun tezgahlayıp biat kültürünün yaşaması konusunda birkaç adım daha öne çıkar mı ?

Bunlara verilecek yanıt, Yeni Türkiye özlemini topluma yedirip sömürü düzeninin daha da kurumsallaşmasını sağlamaya çalışanların da rotasını belirleyecektir.

 

Pusulayı şaşırmamak dileğiyle…

Bu yazı toplam 195 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi