TMMOB ülkenin onurudur
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), ülkenin yarattığı değerlerin korunması, ülkenin talan edilmemesi için on yıllardır verdiği mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyor.
Ülkenin siyasi, demografik, sosyolojik ve ekonomik durumunu kökten değiştirmeyi hedefleyen hangi siyasi akım olursa olsun, TMMOB’yi hedef tahtasına koymaktan çekinmiyor. Kimisi az, kimisi ise çok gerginlik yaratarak, ülkenin onuru, yüzakı olmuş bu kurumu itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Bilmiyorlar ki, TMMOB’nin şanlı geçmişinde, çok sayıda ismi siyasetin çöplüğüne itmiş direngen bir kararlılık var.
Cumhurbaşkanı ve AKP hükümeti de, işte bu direngenliği kıramadığı için TMMOB’yi hedef göstermeye başladı yeniden.
Çünkü, TMMOB, talana karşı duruyor…
HES’lere, RES’lere ve daha bir çok rant projesine karşı durup mühendisliklerinin gereğini yapan TMMOB yönetimi ve üyeleri, ranttan başka düşüncesi olmayan siyasileri her dönem huzursuz ediyor.
TMMOB’ye şaşı bakan bir Cumhurbaşkanı var ülkemizde. Diyor ki;
“Bir yerde abide yükselecekse hemen yargıya gitmek işleri. Dertleri inşa etmek değil, yıkmak. Çünkü bunlar paralelle beraber çalışıyor, tam paraleller. Köprü yaparız, turizm projesi yaparız, konut yaparız, hastane yaparız, elektrik üretmek için baraj yaparız karşımızda bunlar……………………………….”
Doğrudur;
TMMOB ve bağlı meslek odalarının açtığı, müdahil olduğu veya hazırladığı teknik raporlar yoluyla destek verdiği hukuk mücadelelerinin ortak özelliği, kamu yatırımları veya özel projeler yoluyla ortak varlıkların belirli kişi veya zümrelerin tekeli altına girmesini önlemek ve kamu yararını muhafaza edebilmektir.
Yani, ranta dur demektir…
Şimdi, kamuoyuna da yansıyan TMMOB faaliyetlerinden bir kısmını paylaşarak bu Cumhurbaşkanı ve AKP tarafından yaşatılmak istenen TMMOB krizinin altında yatan gerçekleri anlatmaya çalışayım.
Toplum sağlığı ve güvenliğini muhafaza etmek için neoliberal karakterdeki pek çok yasama faaliyetine dava açan TMMOB, Erdoğan’ın yakınındaki iş çevrelerine ihale edilen Cerattepe maden projesi, Üçüncü Havalimanı, Üçüncü Köprü gibi projeleri; Erdoğan’ın Kaçak Sarayı ve Urla Villalarını; yerel toplulukları yerlerinden edecek Gerze, Yırca, Allionoi gibi projeleri yargıya taşımıştır.
TMMOB Genel Merkezi’nin yürüttüğü hukuk mücadeleleri arasında, kamu yararını ortadan kaldırıcı yasama faaliyetleri ile özelleştirme faaliyetleri öne çıkıyor.
Geçmişte SEKA, Eti Alüminyum, Cargill, PTT gibi dev özelleştirme faaliyetlerine karşı çıkan TMMOB, kamu bankalarının, köprü ve otoyolların özelleştirilmesi, meralar ve ormanların yapılaşmaya açılması veya özel şirketlere projeler için devredilmesine ilişkin işlemlere davalar açtı.
Özelleştirme kararları geri alınamadıysa da, bu kurum ve varlıkların değerlerinin çok altındaki bedellerle özel yatırımcılara devredildiği ilerleyen yıllarda anlaşıldı.
TMMOB patronların sorumsuzluğuna yol veren işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatlarına, projelerin etkilerini mercek altına alıp doğaya ve topluma zararlı yatırımları elemesi gerekirken sıradan bir formaliteye dönüştürülen Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönetmeliği gibi yasama faaliyetlerine de davalar açtı. Bu yönetmelikler hakkında yargıdan pek çok defa kısmı yürütmeyi durdurma veya iptal kararları çıkmasına karşın, hakkında hüküm verilen maddeler yeniden yönetmeliklere alınarak yargı kararları baypas edildi.
Bergama’daki altın madenciliğine karşı başlayan halk direnişinden itibaren kamu yararı olmayan maden projelerine karşı mücadele yürüten TMMOB, Ordu Fatsa’daki maden projeleri ile Artvin Cerattepe’deki maden arama projesine de karşı durdu.
Rize İdare Mahkemesinin “Maden projesi başlarsa Artvin yaşam alanı olmaktan çıkar” ifadelerine karşın yeniden Çevre ve Şehircilik Bakanlığından onay alan, Özaltın’ın proje sahibi, Cengiz Holdingin de alt yüklenici olduğu güncel Cerattepe maden arama projesine dava açanlar arasında TMMOB de var.
Dahası mı ? Onlar da var…
(Sürecek)