Sözümüz olmalı (5)
Bir kent düşünün ki, yöneticileri sözde yeni bir şeyler yapmak adına, kent dokusuna ait olmayan projeler geliştirsin ve bu sözde projeleri de allayıp pullayarak halkın gözüne sokmaya çalışsın.
Sonra da, projenin arkasına gizlenerek, ‘’çalışınca oluyor’’ desin…
Kentsel yaşam konusundaki duyarlılıklar elbette çok önemlidir. Yaşadığımız kente bu açıdan ayna tuttuğumuzda, son günlerde yeni icad edilen bir festival ile karşılaştık. Adı ‘’Üzüm Festivali’’ olarak belirlenen bu etkinlikte, ‘’en iyi üzüm yetiştiricisi’’ de seçilip para ödülü verildi.
Bu festival, bence AKP kadrolarının, ‘’biz de bir festival icad ettik’’ demek için gündeme taşıdığı bir etkinlik. Çünkü, üzüm üreticiliği bu bölgenin işi değil. Daha öncelikli tarım ürünleri ve diğer meyvelerin yetiştiriciliği varken, Üzüm Festivali fantastik kaldı ve ‘halk yararı bir etkinlik’ olmadığı görüldü.
Yani, kentin üzüm rekoltesini artırıcı ve bunu kent ekonomisine girdi yaratıcı bir noktaya taşımak gibi hedefi yoktu. Kısacası,İlkersiz ve hedefsiz bir sözde festivalimiz oldu.
İşte, bu konuda da sözümüz olmalıydı…
Bu kentin üreticileri sesini yükseltip (örnekleme yapalım) ‘’bize üzüm festivali değil, elma festivali gerek’’ diyebilmeliydi.
Yine üreticilerimiz, ‘’üzüm yetiştiriciliği için verimli olmayan bu topraklarda, rekoltesi daha yüksek bir ürün için teşvik çalışması yapılsın’’ diyebilmeliydi.
Dahası, bu etkinlik illa ki yapılacaksa, sadece belediyenin etkinliği olmaktan çıkartılıp Ziraat Odası ve üretici birlikleriyle ortaklaşa gerçekleştirilmeli, bu yolla katılım artırılmalı, ürün çeşitliliği sağlanarak en iyi yetiştiricinin belirlenmesi daha nesnel koşullar temelinde yapılmalıydı.
Bunlar yapılmadı, yapılan siyasi iradenin belirlediği perspektifte ‘’etkinlik olsun’’ diye yapılan sözde işlerden biridir.
Bu kentte İzmir Üzümü bilinir,
Bu kentte İznik Üzümü bilinir,
Bu kentte Ege’nin diğer ilerinden gelen üzümler bilinir,
Ama, Kandıra, Karamürsel, Kartepe, Gölcük, Başiskele, İzmit üzümü diye bir üzüm olduğu bilinmez. Derince, Körfez, Dilovası, Gebze, Darıca ve Çayırova üzümü de bilinmez.
Üretici tezgahlarında bu isimlerle satılan üzümler bugüne kadar pek görülmemiş, böyle satış yapan üreticiye de pek rastlanılmamıştır.
Sözümüz olmalı dedik ya, şimdi soruyorum…
Nereden çıktı bu festival ?
Kimin aklına geldi, kim projelendirdi ve niçin uygulandı ?
Yeni bir rant alanı mı görüldü yoksa ?
Bence, bu konularda, siz daha iyi düşünüp kararı verebilir ve sorularınıza yanıt bulabilirsiniz. Dahası, İzmit Belediyesi’nin bu sorulara halkı tatmin eden yanıtlar verebileceğini sanmıyorum.