Şiddeti kutsamak…
Geçtiğimiz hafta akla zarar veren bir hadise, AKP’nin Grup Toplantısı’nda cereyan etti. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı olan ancak hiçbir zaman tüm toplumun Cumhurbaşkanı olamayan aynı zamanda AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na Ankara’nın Çubuk İlçesi’nde yapılan saldırıyı izletti. Yine Kılıçdaroğlu’na atfen, “11 yıllık mağlubiyetlerden ders çıkarmayan” ifadesiyle birlikte “Millete hesap verilecektir” ifadelerine de yer verildi.
Üstelik hırsızlıktan sabıkalı bir sözüm ona yurttaşın Kılıçdaroğlu şahsında ana muhalefet liderine yapılan saldırıya sınılarak sözüm ona siyaset yapılırken bildiğiniz, ateşle oynandı.
Halbuki aklıselim bir lider tarafından yönetilen ülkelerde bu gibi durumlarda liderlerin en sert tepkiyi göstermesi beklenirdi. En basitinden, “Bizim yönetimimizdeki bir ülkede bu tür saldırılara karşı en sert tavır takınılır ve her görüşten insanlar, liderler fikir ve düşünceleri ile birlikte bizim yurttaşımızdır. Her tür şiddete karşı onları da savunur, tavrımızı alırız” falan denebilirdi.
Şiddeti bu kadar körüklemenin ve neredeyse onura etmenin nelere yol açabileceğini kestirmek mümkün değil.
Şiddetin gün geldiğinde kimi kasıp kavuracağı da.
Türkiye, liderlerin kimi söylemleri üzerinden sokağa da yansıyan çok tehlikeli vakalara tanıklık etti.
Erdoğan şahsında bir liderin benzer, talihsiz tutumları yenilerini de körüklemeye namzettir.
Şiddeti kutsamak, ateşle oynamaktır.
Bugün kutsadığınız şiddetin, yarın size uğrama olasılığını da arttırır.
Türkiye, böyle bir yaklaşım ve siyaset biçimini hak etmemektedir.
Tek kelimeyle, yazık…