Şair Şiir ve Kadın
Geçmişten günümüze kadar kadınlar üzerinde oluşturulan toplumsal baskı, onları sanat ve edebiyat alanında üretim yaparken ‘’dikkatli’’ olmalarına, üretimlerini sansürlemelerine sebebiyet verdi. Duygularını gizleme, açığa çıkaramama durumu yüzlerce belki de binlerce kadın şairin tanınamadan yeryüzünden silinip gitmesine neden oldu.
Yazar, romancı ve eleştirmen Virginia Woolf kadınların kendilerini ifade etmelerinde ki bu zorluk karşısında “kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!” der. Çünkü sanat ve edebiyat alanında erkek egemenliğinin hüküm sürmesi ‘’Kadından Şair olmaz’’ düşüncesini de zihinlere yerleştirdi.
Oysa çok dile getirilen bir yanlıştır, kadın şairlerin azlığı. Çünkü kadın şairler vardır, kadınlara ve hayata dair en güzel şiirleri yine onlar yazmaktadır. Bu düşünceden yola çıkarak sizlere ‘’En güzel şiir insanın kendisiymiş’’ diyen bir kadın şairi ve onun yakın zamanda yayımlanan kitabını tanıtmak istiyorum.
1981'de Bursa'da doğdu İnci Kandemir Sert. İlk ve orta öğrenimini Bursa'da tamamladı. 2005 yılında Gazi Üniversitesi Sınıf Öğretmenliği bölümünü bitirdikten sonra aynı yıl Gebze'de öğretmenliğe başladı. Evli ve iki çocuk annesi olan İnci, lise yıllarından günümüze şiir yazarken yazdıklarının bir kısmını Mart ayında ‘’Çivit Mavisi’’ adını verdiği kitabında yayımladı.
İnci şiirlerinde hem kendinden hem de yaşamın gerçekliğinden yola çıkıyor ve birçok şiirinde ifade ettiği ‘’kadın vurgusunu’’ mısralarına ortak ediyor. Küçük adımlar atan büyük kadınları, alaca karanlıkta olsa da ilkel sevgisiyle binlerce insanı yüreğinde barındıran kadınları, sesiz ve derin kadınları, şiirlere konu olan, ruhu kırık yamalı kadınları yazıyor.
‘’Kısacık hayata her şeyi doldurabilen kadınlar... / Hayatın başkalaşım geçirmiş ruhuna inat hala ayaktalar. / Tıpkı bir patiska gibi... / Öylesine düzgün, / Öylesine sık dokunmuş, / Öylesine muntazam pamuk ipliğiyle... / Bilakis, pamuk ipliğine bağlı olan hayatlara inat... / İpeksi düz saçları arasına karışmış saman çöpleri Ve üzüm kokan kara gözleri, / Varoluş timsalinin sihirli silueti / Yahut ılımlı serüvenin en güzel kaderi...’’
Şiirine fazla imge katmadan, yalın bir dille anlatıyor bize hissettiklerini. Tonlarca ağırlığın altında yorgun kadınları anlatıyor dizeleri. Romancı, filozof, bestekar, yazar, devrimci yada ruhları çocuk saflığında beyaz kadınları anlatıyor.
‘’Kadının adı yok / Yüreği mayınlı / Avuçları ıslak / Dudakları çatlak. / Kalbi arı kovanı / Bir saat edasıyla çalan tik taklar... Kadının adı yok / Şaklabanlara inat / Rengârenk boyalı palyaço suratları..’’
Kadının adı olmadığı gibi rengi de yoktur İnci’nin şiirlerinde. Çünkü yalancı sonbaharlara vermiştirler güzelliklerini. Bazen koyu gri yağmur bulutudur onlar, bazen soğuk rüzgâr, ama yine de mor yağmurlar yağdırırlar düşlere ve yıldızlar toplarlar heybelerine.
Bir iç çekişten geliyor İnci’nin sesi. Benle başlayıp bizle bitiriyor. Hüzünle umut arasında dokuyor şiirlerini… Bir köşe yazısının sınırları içerisinde bitirirken düşüncelerimi, başarılar diliyorum çıktığı yolda. Kalıcı olmasını diliyorum. Ve elbet ki yine ‘’Kadın motifli’’ şiirler yazmasını murat ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.