Restorasyon programı (6)

Restorasyon programı (6)

 

CHP’nin seçime bildirgesini değerlendirmeyi, kaldığım yerden sürdürmek istiyorum. TBMM’de grubu bulunan diğer partilerin bildirgelerini de, 1 Mayıs Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü yani bizim yasalarımızda yer aldığı biçimiyle Emek ve Dayanışma Bayramı dolayısıyla vereceğim birkaç günlük ara sonrası sürdüreceğim.

Sıkıldınız biliyorum ama, gerekli olduğu için kararlıyım. Bu yüzden, devam ediyorum.

CHP seçim bildirgesinde, ‘’tarafsız cumhurbaşkanı’’, ‘’çoğulcu medya ve internet’’, Kürt sorunu özeline vurgu yapan ‘’Ayrışma ve kutuplaşma değil, uzlaştırma ve birleştirme’’ ile ‘’örgütlü toplum ve demokratik siyaset’’ üzerine öngörü ve tespitleri de yer alıyor. Bu başlıkları detaylı irdelemeyeceğim, merak edenleriniz alıp bakabilir.

Simdi, ekonomik yaşama ilişkin tespit ve önerilere bakalım…
İstihdam yaratan, kapsayıcı ekonomi başlığı altında toplanmış olan görüşe göre, Türkiye’yi 21. yüzyıla taşıyacak ve yurttaşların mutlu bir geleceğe kavuşmasını sağlayacak ekonomi programı, bütünlükçü bir yaklaşıma sahip.

CHP’nin iddiası bu…

Kılıçdaroğlu, özellikle, iktidarlarının ilk 100 gününde Türkiye’nin yeniden yatırım yapılabilir bir ülke haline geleceği tespitini öne çıkardı.

Etkili bir teşvik ve destek programı ile özel sektöre dinamizm kazandırılacaktır. Devlet şeffaflaşacak, kamunun denetleme ve düzenleme faaliyetleri siyasi etkiden arındırılarak iş yapma ortamının güvenilirliği sağlanacaktır.

Yoksulluğu tarihe gömmek niyetinde olduğunu söyleyen CHP, her ailenin en az 720 TL geliri olacağını, emeklilere en düşük 1.500 TL maaş ve yılda 2 ikramiye verileceğini, çiftçinin mazotu 1.5 TL’den alacağını, asgari ücreti vergi dışı bırakıp en az 1.500 TL’ye çekmek, küçük işletme sahiplerine ödedikleri veri ve SGK primi kadar 1 yılı ödemesiz kredi verileceğini ve daha birçok şeyi vaat ediyor.

Bu vaatler, piyasa ekonomisinden devlet kontrolündeki karma ekonomiye dönüşe işarettir. Bu konuda sermaye sınıfıyla yeterince uzlaşma sağlanıp sağlanmadığı belli değil. Eğer sağlanmadıysa, bütün bunları yapmak için sandıktan birinci parti ya da koalisyonun büyük ortağı olarak çıkabilmek yeterli değil.

Çünkü, böyle bir program 24 Ocak 1980 tarihinde Türkiye’ye biçilen elbisenin yırtılıp atılması ve yeni bir elbise dikilmesi anlamı taşır ki, buna 35 yıldır uygulayıcısı olan siyasetçi, bürokrat ve teknokrat tabakanın yanı sıra projenin asıl sahiplerinin de onay vermesi gerekir.

Boşuna restorasyon demedim, başlıklara bakar mısınız…

-Güçlü sosyal devlet ile istikrarlı ve kapsayıcı büyüme.

-Ekonomik kalkınmayı destekleyen devlet anlayışı.

-Ekonomi yönetiminde hukukun üstünlüğü ve öngörülebilirlik.

-Etkin maliye politikası.

-Hayat pahalılığına son veren para politikası.

-Finansal istikrar.

-İstihdam yaratan ve yatırımları kolaylaştıran büyüme modeli.

-Sanayiyi destekleyen kamu politikaları.

-Gelirlerin artmasına yönelik doğrudan düzenlemeler.

-Bilgi ekonomisi atılımı.

-Yeni bir kırsal kalkınma anlayışı.

-Çağdaş bir kooperatifçilik modeli.

Çevre ve topluma duyarlı enerji politikaları, yerli imalat sanayinin önemi, yenilenebilir enerji kaynakları ve Nükleer Enerji, Esnaf ve sanatkarlara destek ve teşvikler, Tüketici sağlığı ve hakları, dayanışma ve sosyal adalet öne çıkan başlıklar arasında sayılabilir.
Kısacası, CHP, sosyal devleti güçlendirerek sosyal adaleti sağlama hedefine öncelik vererek ulaşmayı amaçladığını deklere ediyor. Bu stratejileri de, “kapsayıcı büyüme”, “bütüncül sosyal politika” ve “ön bölüşüm” başlıkları altında topluyor. 
Dahası yok mu ?

Var elbet;

Aile sigortası, hak temelli sosyal destek, sağlığa erişim hakkı, istihdam odaklı sosyal destek, adil ve demokratik bir çalışma düzeni, ayrımcılıkla mücadele, yüksek yaşam standartları, işsizlikle mücadele, sosyal güvence, taşeronlaşmanın sona erdirilmesi, İş güvenliği,  işçi sağlığı, mevzuat, mesleki eğitim, sendikal haklar, diğer bazı başlıklar.

Daha fazla şey yazılabilecek olan bu sosyal demokrat restorasyon programının ne anlama gelmektedir ?

CHP, neden restorasyon programı yapar ?

Bu anlaşılması zor bir tercih…

Çünkü, seçim sonrası yaşanacak ortam, sistemin kendi restorasyonunu mümkün kılamayacak oranda bir ekonomik krize işaret ediyor.

Hal böyleyken, ekonomik ve sosyal açıdan restorasyon başlıklarını içeren programın inandırıcılığı yok. Başarı sağlansa bile gerçekliği yok.

Yeni bir düzen programı gerekirken restorasyon içerikli bir program sunmak, yine ‘’ben iktidarı hedeflemiyorum’’ demektir.

Programın ayrıntıları çok daha fazla ama artık burada kesmek gerekir. Bitirirken, söylenecek tek söz;

‘’Göreceğiz ve yine birlikte değerlendireceğiz.’’

1 Mayıs’tan sonra devam etmek daha doğru olacak…

 

 

 

Bu yazı toplam 190 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi