PROVOKASYONLARA GELMEDEN
Ülkeyi yönetecek kadroları belirlemek adına gerçekleşecek seçimler kavga değil demokratik olgunluk içinde sonuçlandırılması gereken ortak paydadır.
Ülkenin demokrasi, hukuk ve refah içinde yaşamasının başlıca yolu bu kriterlere benimsemekten geçiyor.
Benden olan veya olmayan, dinli, dinsiz, siyah, beyaz gibi söylemler toplumu gerer ve sonuçları ağır olan kimi şeylerin yaşanmasına neden olunur.
Geçmişte birçok şey yaşandı!
14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerine birkaç gün kala ülkemizde ne yazık ki toplumu kutuplaştıracak söylem ve eylemlere tanıklık ediyoruz.
Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum’da yaşadığı taşlı saldırı demokratik siyasetin içinde kesinlikle olmaması gereken bir olaydır.
Elbette bu kötü olay Erzurumlulara mal edilemez çünkü kötü amaçlı ve önceden tasarlanmış karanlık odaklar tarafından organize edilmiştir.
Senin gibi düşünmeyen, yaşamayan birisini şiddet yoluyla engellemek korkutmak ve ona zarar vermek vandallıktır.
Nitekim Ekrem İmamoğlu’nun Erzurum mitinginde provokasyon amaçlı küçük bir grubun attığı taşlar sonrası aralarında küçük bir çocuğunda olduğu insanlar yaralandı.
Sonrası malum…
Elbette demokratik kurallar içinde farklı bir görüşü eleştirmek, tepki göstermek olması gereken bir şeydir. Ancak bu şiddet ve başkalarına zarar vermemek kaydıyla olmalıdır.
Eğer herkes benimsemediği bir düşünceyi taşıyan bir başkasına zarar verir ve şiddet uygulama yoluna giderse o toplumda kargaşa olur, can ve mal güvenliği ortadan kalkar.
Gelişmiş demokrasilerde seçimler büyük oranda sağduyu içinde geçer.
Ertesi gün seçimle ilgili sadece sonuçlar ve kimin kazandığına ilişkin kısa süreli tartışmalar yaşanır.
Hepsi o kadar.
Sonra yaşam aynı şekilde sürüp gider.
Tek adamların hüküm sürdüğü üçüncü dünya ülkelerinde ve bizim gibi demokrasinin yarım yamalak olduğu ülkelerde ise seçimler öncesi ve sonrasıyla gerilim ve yer yer şiddet yükselir. Bunda koltuğu kaptırmamak isteyen siyasetçinin rolü büyüktür.
Siyasetçi için demokrasi, hukuk, barış ‘amaç’ değil koltuğu veya çıkarlarını korumak için ‘araç’ olduğunda zaten her şey bitiyor.
Pazar günü yapılacak olan seçimler ve sonrası ortaya çıkan sonuçlara sağduyulu ve sorumluluk sahibi insanlar olarak davranmalıyız.
Kendisi gibi düşünmeyene yaşam hakkı tanımamak kötü niyetli, kargaşa ve kaos isteyen insanların işidir.
Provokasyonlara gelmeden ülkemizin birliği, bütünlüğü adına kötü kalplilerin oyununa gelmeyelim.
Demokrasi, barış ve huzur kazansın!
Kötülük her daim kaybetsin.