Pazar sorunu
Bugün, İzmit’teki Yuvam Akarca toplu konut alanında oturan yurttaşların semt pazarı sorunundan söz edeceğim.
1999 yılındaki Marmara depreminden hemen sonra ben de 3 yıl gibi bir süre orada oturdum. Konutların bulunduğu alandaki toplumsal ihtiyaçların karşılanması yönündeki sorunların yakın tanığıyım. Önemli bir bölümüne çözüm bulundu gibi. Ama, şimdilerde, bir semt pazarı sorunu yaşanıyor. Hem de, bölgedeki bir yurttaşın şikayeti üzerine İzmit Belediyesi’nce alınan karar, sorunu giderici değil mağduriyeti artırıcı. Bir de, durumdan şikayetçi olup yasal hakkını kullanan yurttaşı, bölge halkına karşı hedef göstererek.
Bu yönüyle, belediyenin attığı adımı anlamsız ve çok tehlikeli buluyorum…
Söz konusu kapalı Pazar uzun süredir orada faaliyet gösteriyordu. Çünkü, belediye, başka boş bir alanda kapalı Pazar yeri yapmak yerine ada yapılanması olan konutların hemen dibini kapalı Pazar alanı olarak düzenlemişti. Bu Pazar, bloklara giriş çıkışı engellediği için hak sahiplerinden birisi davacı olmuş ve konu yargıya taşınmıştı.
Duruma müdahil olan Toplu Yapı Üst Yönetimi, yargı yoluyla pazarın kapatılmasına neden olan yurttaşı suçlamış. Bunu yaparken de, en az 12 ada olduğunu bildiğim yerleşim alanından 6 adanın başkanı ve bir de mahalle muhtarını yanına alıp, basın açıklaması yapmış.
Olayda ciddi anlamda bir gariplik var. Toplu Yapı Üst Yönetimi Başkanı Adem Elbaş, “8. Bölge parseli içerisinde bulunan ve ilk aşamada tören alanı, daha sonra da otopark olarak kullanılan boş alaN, İzmit Belediyesi tarafından haftada bir gün kapalı Pazar yerİ olarak değerlendirilmek istendi. Kurulumuz da, kapalı pazar yerini oy birliği ile uygun gördü. Alınan bu kararda, blok yönetici yardımcısı olan ve sonradan dava açan Cüneyt Taş’ın imzası da mevcuttur” diyor.
İyi de, hem imza verip hem de sonradan neden şikayetçi olsun ki bu insan ?
Hadi diyelim ki, bu kişi karar değiştirdi ve şikayetçi oldu. Peki, kendini tekzip eden bir adamın şikayetini yargı neden dikkate alsın ?
Demek ki, orada, belli bir kesimin de olsa, mağduriyeti söz konusu…
Doğrudur, temsilciler kurulunda alınan karar, bölge halkının menfaatleri içindir. Ama, o gün menfaat olarak görünen kararın sonuçları, süreç içinde hesap edilemeyen mağduriyetlere yol açıyorsa gözden geçirilmelidir, hatta değiştirilebilmelidir. Böyle olmasını isteyen çıkarsa da, suçlanmamalıdır.
Çözüm noktasında olan belediye ise yargının yürütmeyi durdurma kararı üzerine bireyi, bir toplama hedef gösterici yaklaşım sergileyemez. Bu, kamusal hizmet veren bir kuruluşun kabul edilemez hatasıdır. Ayrıca, bir dava konusudur. Çünkü, davacı şahısın, toplam nezdinde psikolojik linç olayı yaşamasına neden olabilir.
Dolayısıyla, bu kararın ve yaratacağı sonuçların altındaki gerçek nedenler iyi araştırılmalıdır. Bölge insanını karşı karşıya getirmeyecek, hedef gösterilmekten uzak tutacak çözümler üretilmelidir.
Adem Elbaş’ın başkanı olduğu yönetim de, “Bu karar, halkımız ihtiyacı için hiçbir menfaat gözetmeksizin alınmıştır. Yuvam halkına zarar veren bizler miyiz, yoksa mahkemeye giden Cüneyt Taş ve birkaç kişi mi?” ifadesini içerik olarak doldurmalı, varsa bilinmeyenleri kamuoyu ile paylaşmalıdır.
Aksi halde, toplamın menfaatlerini de dikkate alarak verildiğine inandığım yargı kararının uygulanmasından başka seçenek yoktur. Böyle olunca da, mağduriyetin faturası yargı kararı ve davacıya değil, sorunu çözemeyen yönetim ve belediyeye çıkar.