MESS’in sıkıştırma operasyonu
Metal sektöründe 100 binden fazla işçiyi ilgilendiren grup toplu iş sözleşmelerinde, sektörün en büyük sendikası konumunda olan Türk Metal Sendikası, işveren örgütü MESS ile toplu sözleşmeyi imzaladı.
Türk Metal, sözleşmeyi “zafer” olarak nitelendirirken, sektörde örgütlü diğer sendika Birleşik Metal-İş ise ‘’işçiler satıldı’’ diye yorumladı.
Zafer mi, satış mı ?
Bunu irdelemek gerekir…
Metal ana sektöründe 2013 yılı ve 2014 yılında kapasite kullanım oranları artış gösterirken, özellikle sektörün ana bileşeni konumunda olan otomotiv sanayi ihracat rekorları kırdı. Türkiye’de ihracatın temelini oluşturan otomotiv sanayi 2014 yılında 22 milyar dolarlık ihracat geliştirdi. Ama, iç talepteki azalış sektörün canını sıkmaya yetti. Yurt içindeki bu daralma yüzde 4 civarında gerçekleşti. Sektörü yorumlayan uzamanlar, azalmanın 2015’in de aynı şekilde zor geçeceğini gösterdiğini savunuyor.
Sektörün diğer ana bileşeni çelik imalatı ve ihracatında da problem yaşanıyor. 2014 yılında geçen yıla oranla çelik ihracatı değer bakımından yüzde 4.3, miktar bakımından yüzde 4.5 oranında azalma gösterdi. Bu azalma, Ortadoğu ve Rusya’da yaşananlara bağlı biçimde ifade ediliyor.
Çelik sektörünün özellikle Çin’den yapılan ithalat girdilerinden ötürü ihracatta bir düşüş yaşıyor. “Türk sanayi ithal çelik girdileri ile yaşamayaz” vurgusu yapılırken, patronlar hükümetten “teşvik” bekliyor. İhracatta, özellikle “üretim maliyetleri” konusunda sıkıntı yaşayan ve düşük–orta teknoloji ürünlerinin ağırlık kazandığı sektörde emek maliyetlerinin azaltılması da önem kazanıyor.
İşte bunun bilincinde olan işveren, grup toplu-iş sözleşmeleri için masaya neyi var neyi yok kuşanarak oturuyor. Türk Metal de, varlık nedeni olan işverenleri diyet ödercesine taslaklarda anlaşarak masadan kalkıyor. Birleşik Metal-İş’e ise varılan bu anlaşmanın iyi olmadığını anlatmak kalıyor.
Anlatılıp anlatılamadığı tartışılır ama ana ekseni Türk Metal’in imzaladığı sözleşme olan yeni dönem mutabakatı bir süre sağlanıyor. Yani, Birleşik Metal-İş’de, çerçevesi dayatılan sözleşmeyi, birkaç ufak tefek değişiklikle imzalıyor.
Bu sene ise durum biraz farklı seyrediyor…
Birleşik Metal-İş Sendikası, bir yandan MESS ile görüşmelerini sürdürüyor, diğer yandan örgütlü olduğu fabrikalar ölçeğinde grev sürecini başlatmış bulunuyor.
MESS, sözleşme süreci boyunca özellikle işçilerin haklarını budamayı merkezine koymuştu. Özellikle 3 yıllık sözleşme dayatması bunun somut örneğiydi. İşçiler bakımından “kabul edilemez” olarak görülen bu teklif, kırılma noktasıdır.
Bu yüzden, Sakarya’daki Otokar fabrikasının işçileri tepki gösterip Türk Metal’den istifa etti.
Gebze’de ise durum daha farklı…
Çeşitli fabrikalardan işçiler “üzerlerindeki baskının arttığını” belirtip, çıkışın “Sınıf sendikacılığı yapmakta’’ olduğunu savunuyor. Bununla birlikte, işçilerin bir bölümünün farklı çekinceleri olduğunu da unutmamak gerekir.
Son olarak, esas gücün “grev sürecini örgütleyecek işçilerde” olduğunun bilinciyle hareket eden Sarkuysan ve Kroman gibi fabrikaların greve öncülük edeceği de görülüyor.
Gün ola, harman ola…