MESLEĞİN DÜNÜ BUGÜNÜ...!
Gazeteciliğe başladığım ilk gün çok heyecanlanmıştım.
Başlangıç yılı 1986.
Eski Çarşı’da Özgen Pasajı içerisinde 2. katta tek gözlü bir oda içerisinde bir masa iki tane bekleme koltuğu 4-5 adet demir sandalye.
Bunun yanı sıra kocaman bir yürek...
Gazete haftada bir gün yayınlanıyordu.
Zenith marka fotoğraf makinesi siyah-beyaz film bir de daktilo bizim için çok önemliydi.
Gazetenin baskı tipi, tipo daha açık ifadeyle kurşun metaller elektrikli potoda eritiliyordu, sert bakır metallerle birleşince ortaya yazılmak istenen gazete bilgileri çıkıyordu.
Gazetenin baskısını yaptırmak için oldukça zorluklar çektiğimiz oldu.
Gebze’de o dönem iki gazete yayın yapıyordu.
Biz o dönemde bugün ki gibi muhalif gazete olmayı tercih ettik.
Anlayacağınız biz gazetecilik mesleğinde hep muhalif olduk.
Yaklaşık 32 yıldır mürekkep kokusu bizim yaşamımızın ayrılmaz parçası oldu.
Bu durumdan hiç rahatsız olmadım.
Tabiki bu arada Hürriyet Gazetesi’ne bölgedeki haberlerini zaman zaman geçtim.
Daha sonra 1990 yılında 2003 yılına kadar TRT’nin Gebze, Darıca, Dilovası ve Tuzla’ya kadar olan sınırları içerisinde yazılı görüntülü haberleri geçtim.
O dönem içerisinde gazetecilik mesleği oldukça itibarlı ve saygındı.
Bunun nedeni ise gazetecilikte temel kural haber atlatma ve özel haber yapma son derece önemliydi.
O yıllarda gazetecilik görüntüsü altında akçeli işlere bulaşan isimler olmuştur.
Ancak bugün ki kadar gazeteci siyasetçinin etki ve kontrol alanında değildi.
Her dönemin gazetecileri vardı.
Ancak bunların ömrü çok uzun olmazdı.
Bizim gazetecilik jenarasyonumuz siyasetin eksik ve yanlışlarını bulup ortaya çıkartmaktı.
Bunun için basına demokraside dördüncü güç sorumluluğu verilmişti.
Yerel yönetimlerin tüm uygulamaları gelir giderleri takip edilirdi.
Elde edilen bu bilgiler okurlara ve topluma sunulurdu.
Anlacağınız basın bugün satılmadı!
O satış yıllar önce başladı.
Önce gazeteciler kendi mesleklerini sattı hem de çok değersiz paralar karşılığında.
Bazıları yüksek ücretler aldı.
Koca bir ülkeyi sistemin istediği kıvama getirmek için canla başla çalıştılar.
Sistemin dışında kalmakta ısrar edenler yalnızlaştı ve ötekileştirildi.
Öldürülen, saldırıya uğrayan, işsiz kalan gazetecilere hakkıyla sahip çıkmadılar.
Hatta öldürülen gazetecilerin neden öldürüldüğünü anlamak bile istemediler.
Kimileri güç ve makam hırsıyla bazıları ise suskun kalarak büyük tehlikenin dönüşümünde gönüllü aktör oldular.
Gazetecilik birilerinin yayınlanmasını istemediği haberleri yaymaktır, geri kalan halkla ilişkilerdir...!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.