Korunalım, tamam da...
Ulusal ve uluslararası düzeyde bir salgına ve binlerce insanin da yaşamıni yitirmesine neden olan COVİD-19 virüsü "Corona salgını" olarak anılıp, 1.5 aydır gündemin hep ilk maddesi oldu.
Olmak zorundaydı da...
Bunda bir sıkıntı yok. Ama, 65 yaş üzeri ve 20 yaş altı insan gruplarının yaşamının kısıtlanması 'Sağlıklı geleceği kurgulamak' adına da olsa ciddi sıkıntı yarattı.
65 yaş üzeri insanlara daha düne kadar "10 bin adım atın, sağlıklı kalın" diyen bu hükümetin bakanları değil miydi ?
İyi de;
Güneş ve temiz havadan yararlanamayan özellikle 65 yaş ve üzeri insanları, hareketsizlik, kas erimesi, kemik erimesi, kansızlık, karaciğerde yağlanma, stres ve strese dayalı ankisiyete, panik atak ve alzhmeir hastalıklarından nasıl koruyacağız ?
Genel kanı, büyükleri eve kapatarak koruyamayacağımız, aksine onları bu şekilde yok olmaya iteceğimiz yönündedir.
Bu işin çözümü var tabi ki. Önce bütünüyle yasakçı anlayış yerine toplumsal ihtiyaçların karşılanmasında eksik bırakmayan planlı yaklaşımlar gerekli.
Bazı ülkeler akşam 20.00-22.00 arasında marketleri sadece 65 yaş ve üzeri için alışverişe açıyor.
Son derece uygar ve insani bir yaklaşım. Çok mu zor ?
Bu konuda birşey yapmalıyız...
Çünkü, dünyanın hiçbir yerinde böyle saçma bir yasak yok. Almanya'ya, Hollanda’ya bakın mesela, o ülkelerde sadece 2 kişi arasında 1.5 metreden fazla yaklaşmama yasağı var.
Fransa ve İtalya'da herkese sokağa çıkma yasağı var ama yaş ayrımı olmaksızın herkes günde 2 saat dışarı çıkabiliyor.
Sadece 65 üstü ve 20 yaş altı mı ölüyor ?
Türkiye'de tam tersi en çok ölüm 45-60 yaş arası. Ama devletin onlara yasak koymaya gücü yetmiyor ve cezasını çocuklar ile yaşlılar çekiyor.
Çoğu insan güneş bile görmeyen evlerde yaşıyor bu ülkede. Ve de günlerdir güneş yüzü görmeden hapis bu insanlar.
Kaldı ki, Corona salgını olmasa hareketsizliğin neden olduğu hastalıktan ölecek ya da delirecekler.
Bu yasak, boyutları hiç düşünülmeden verilmiş saçma sapan bir karardır.
Ayrıca;
Zorunlu gereksinimlerini karşılamak için sokağa çıkmış olan bu insanlar kolluk kuvvetleri ve bazı insanlar tarafından aşağılanmakta, banka işlerini bile halledememekte, iki adım ötesindeki marketten ekmeğini alamamakta ve hatta ricada bulundukları tarafından şiddet görmekte, eve servis yapma ayağıyla soyguna uğramakta, uyuşturucu bağımlıları tarafından kurban seçilmektedirler.
Çocuklara gelince...
Onlar için de durum aynı.
Onların gelişmek için harekete ve güneşe ihtiyacı var. Çocukları bu kadar uzun bir süre evde hapsetmek psikolojilerinin olumsuz etkilenmesi demektir.
Anlayacağınız, toptan yasakçı zihniyete dayali bu karar herkesi ölüme sürüklüyor.
Başka pek çok faktör de var...
Anne ve baba ayrı, çocuk hafta sonları anne ya da babaya gidiyor. Şimdi nasıl gidecek ?
Ve benzerleri...
Kalp, damar ve yüksek tansiyon hastası 65 yaş üzerinde olan insanları hareketsiz bırakarak "felç, kalp krizi veya anevrizma geçirterek" ölümden daha beter bir yaşama mahkum etmiş olabilirsiniz.
Böyle yaşamak ölümden beterdir...
Bilim kurulu üyeleri bunu bilmiyor mu ?
COVİD-19'dan böyle mi korunulur ?
Bu saçmalığa bir son verilsin artık.
Ve;
#65yaşüstüVe20yaşaltınasokağaçıkmayasağıkalksın
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.