Babalar gibi satarım sözünün tarihçesi çok eskilere dayanır.

Merhum Turgut Özal 12 Eylül 1980 öncesi MSP’den milletvekili adayı olur.

Vatandaş merhum Özal’ı milletvekili seçmez.

Ancak 12 Eylül 1980 darbesi olur.

Turgut Özal ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olarak darbeciler tarafından göreve getirilir.

İlk icraatı 24 Ocak kararlarını uygulamaya koymak olur.

Aradan zaman geçer, IMF ve Dünya Bankası ile çok sayıda bağımlılık anlaşması imzalanır.

Yıl 1983, demokratik seçimlerde milletvekili seçilemeyen Özal, Anavatan Partisi’ni kurar.

Büyük çoğunlukla iktidar olur.

Darbeciler CHP’yi kapatır, yerine kurulan SODEP’i seçime sokmaz.

12 Eylül Paşalarının Necdet Calp’a kurdurdukları Halkçı Parti seçime katılır.

50’nin üzerinde milletvekili ile parlamentoya girer.

Merhum Özal parlamentoda yapmış olduğu bir konuşmasında Boğaz Köprüsü’nü satacağını söyler.

Bunun üzerine Halkçı Parti Genel Başkanı Necdet Calp sattırmayız der.

Tartışma alevlenir, Merhum Özal da “Babalar gibi satarım” der.

O gün bugündür Türkiye Halkı’nın birikimleri babalar gibi satılır.

En son AKP kurucusu, Maliye eski Bakanı Kemal Unakıtan özelleştirme kapsamında satışa çıkartılan kurumları babalar gibi satarım demişti.

Bu kadar önemli şahsiyetler babalar gibi satarım der de Çayırova Belediye Başkanı Şevki Demirci onlardan geri kalır mı?

Hatta bir adım ileri gider, gerçek mi değil mi bilinmez “Babamı bile satarım” der.

Şimdiye kadar bu söze yalanlama gelmedi.

Öyleyse, bu konuda söyleyecek bir çift sözümüz var.

Şevki Demirci’nin babasını satıp satmama konusu ailevi konudur.

Kimi ve neyi satacağı bizi ilgilendirmez.

Çayırova’da başta imar planları olmak üzere, yapacağı her uygulama bizleri, yurttaşları ilgilendirir.

Çünkü Çayırova’da bulunan her karış mülk halkın malıdır.

Satışı yapılacak olan arazilerin kime, hangi hatırı sayılır kişilere yapılacağı önemlidir.

Ayrıca imar planlarında yapılacak olan değişiklik sonucu hatırı sayılır iş adamlarına altın tepside sunulacak arazileri merak ediyorum.