MOBBİNGCİLER VE BAŞARILARI(!)
Mobbing, kişilerin bulunduğu pozisyona göre, üçe ayrılır: Aynı iş pozisyonundaki bir çalışanın diğerine uyguladığı mobbinge ‘yatay’, bir astın üstüne uyguladığına ise ‘dikey’ mobbing deniyor. Bu iki mobbing türü oldukça az görülen bir durum.
Asıl üzerinde durmak istediğim ‘düşey’ adı verdikleri mobbing türü. Üstlerin, kurumsal gücü arkalarına alarak uyguladıkları mobbing. Bu mobbing türü, hem çok sık görülüyor hem de etki gücü yüksek. Sonuç, ya işten istifa ile ya da işten atılma ile son buluyor. Çok sık rastlanan ve sonuçları ağır olan böylesi bir suç eylemini tartışmak gerekiyor.
Üstlerin astlarına karşı uyguladığı düşey mobbing ‘asimetrik’ bir mücadeledir, aslında. Ayıp ve utanılacak bir güç gösterisi. Tek taraflı desek daha doğru olur. Zira, bütün yetkileri üzerinde toplamış, kurumsal gücü arkasına almış bir yönetici, hiçbir yetkisi ve gücü olmayana karşı, insanlık dışı yöntemler uygulayarak onu işyerinin dışına atmaya çalışır.
Çalışan kendisine karşı yapılan bu davranışları, çok sonradan, mobbing olarak değerlendirme bilincine ulaşır ve ancak ondan sonra kendini korumanın ya da siper alabilmenin yollarını arar. Ve çalışan zorla, istemeyerek de olsa bu mücadelenin içine sokulur. Elbette bu dengesiz mücadelede de yöneticiler, başarıya(!) ulaşırlar. Önce çalışanın istifa etmesini sağlamak için onu yıldırmanın her yolunu dener, çalışan istifa etmiyorsa, bahanelerini hazırlar, sonrada yetkisini kullanarak çalışanı işten atar.
Peki, neden bazı yöneticiler, çalışanlarına karşı böylesine çirkin ve zararlı bir tutum içine giriyorlar?
Avrupa ve Türkiye’de yapılan binlerce mobbing araştırması raporunda, tacizci veya zorba denen bu kişiler ile, bu kişilerin kendilerine kurban olarak seçtikleri çalışanların, ortak özellikleri belirlenmiş. Sonuçlara göre, tacizcilerin ortak özellikleri şöyle:
1) Aşırı denetleyici
2) Korkak ve nevrotik
3) Daima güçlü olma isteği içinde ve iktidar açlığı içinde olan, övgüye aşırı ihtiyaç duyan
4) Kötü niyetli ve hileli eylemlere başvurmaktan çekinmeyen,
5) Düşmanlıktan hoşlanan, kıskanç
6) Suçlayıcı, yargılayıcı kişilik,
7) Can sıkıntısı içinde zevk arayışında olan
8) Şişirilmiş benmerkezci yapı, narsistik kişilik, çocukluk travmaları yaşayan
Bu özellikleri olan yöneticiler, yetkili olduklarında her şeyi yapabilme hakkına sahip olduklarını düşünüyorlar ve vicdan azabı duymuyorlar.
“Cahile yetki verirsen zalimleşir” sözü, bu kişiler için söylenmiş olmalı.
Mobbing mağdurlarının ortak özellikleri ise şu şekilde belirlenmiş:
1) Zeki, yetenekli, yaratıcı özellikler gösteren,
2) Farklı görüşlere alternatif yaklaşımlar geliştirebilen,
3) Başarılı ve başarıyı amaçlayan,
4) Dürüst, güvenilir, işyerinde politik davranmayan
5) İşlerini benimseyerek yapan,
6) Meslek etiği ilke ve kurallarına uyan kişiliğe sahip
7) İşini çok iyi, hatta mükemmel yapan,
8) İlişkileri olumlu olan ve çevresindekilerce sevilen,
9) Çalışma ilkeleri ve değerleri sağlam, bunlardan ödün vermeyen,
10) Dürüst ve güvenilir, kuruluşa sadık,
11) Zorbanın yeteneklerinden üstün özelliklere sahip olan
Aralarındaki kişilik ve iletişimsel yaklaşım farkı, o kadar derin ki, bu karşılaşma her ikisi açısından da büyük bir talihsizlik. Her daim kendini dev aynasında görmeye alışmış yönetici, yetenekli bir çalışan karşısında kendini değersiz ve küçülmüş hisseder. Bu durumdan kurtulmanın tek çaresini de, yasal ve ahlaki bütün kuralları çiğneyerek, o çalışanı işyerinden göndermekte bulur ve mağdur ne olduğunu anlamadığı bir sorunun içine itilir.
Kısaca, düşey mobbing, yetersiz bir yöneticinin, yetkilerini kötüye kullanarak başlattığı, geliştirip sonuçlandırdığı bir suç eylemidir.