Kendini Keşfet
Yaşamın bize sunduğu farklı farklı sorunlar, farklı farklı çözüm ve başa çıkma yolları vardır. Sorunları çözmede karar almada tek başına başarılı olamayabiliriz. Yardım istemek, danışmak, bizden daha çok şey bilen birinden öğüt almak, bir bilenin mutlak kapısını çalmak gerekir. Rehbersiz olmaz.
Gelenekçi bir toplum olduğumuz için yetiştirilirken yanlış öğretilerle büyütülmüş olma ihtimalimiz oldukça yüksek. Düşünme becerimiz geliştirilmediyse, soru sormama konusunda itaat ettirildiysek ve her söylenene özellikle ebeveynlerimizin her söylediğine inanmamız gerektiği söylemiyle büyütüldüysek işimiz biraz zor.
İtaat ettiren anne baba ve öğretmen üçlüsüne denk geldiysek yani itiraz etmeyen, kendilerinden korkulan, soru sordutmayan bu üçlü hayattaki başarısızlığın ana kaynaklarıdır. Bir çocuğa söylenebilecek en cesaret kırıcı cümleler, “Yeter artık soru sorma “ veya ”Bıktım senin sorularından” dır.
Ve böyle büyütülen çocuklar maalesef kendi kendine düşünmeye ve karar verme yetisine sahip olamaz ve ilerleyemez.
Beyin denilen bir organımız var. Bu organ tarafından soru sorulmasına, neden ve niçin denilmesine, tahminlerde bulunulmasına izin verilmezse karşılığında oda artık işini yapamayan bir organ haline gelir yani artık görevini yapamaz ve tembelleşir. Ve buna birde dışlanma korkusu eklenir çünkü dışlanma korkusu cesaretsizliğin yavrusudur. Birlikte yol alırlar.
Tabiki bu durumun farkına varabildiğinizde üstesinden de gelinebilinir. Evvela şunu kabul etmek lazım. Her zaman ve her yerde herkesin onay ve sevgisini almalıyım düşüncesi çıkarıp atılmalı. Çünkü ebeveynleri tarafından onay ve sevgiyle büyütülmeyen kişi genç kız ve delikanlı olduğunda ise bu düşünceler beyin yakmaya başlar. “Fikri mi söylesem mi, söylemesem mi?”, “Dışlanır mıyım?
Onaylanmaz mıyım? İşimi kaybeder miyim?” gibi gibi...
Geçti Bor’un pazarı demek olmaz. Böyle yaşanmaz. Böyle devam edildiğinde başarı sadece fulû bir hayaldir. Düşünüp dışlanma riskini göze almalıyız. Dönüm noktası bu olmalı. Dışlanmak en fazla birkaç kişinin sizden uzaklaşmasına sebebiyet verir. Ama hayat, ecel gelmediyse uzun bir yoldur ve bir kaç kişiden ibaret değildir. Fikrinizi söyleyip dışlandığınızda işinizden de olabilirsiniz. Ama hayatta ki tek iş sizin yaptığınız bu iş de değil.
Dışlanmak demek düşünmek demek, düşünmek demek beynimizi çalıştırmak demek. Başkalarının söyledikleriyle uyuşmuyor, aykırıca düşünüyorsanız bırakın öyle olsun. Senin düşüncen tabi ki arkadaşınla patronunla komşunla aynı olmamalı.
Adaptan bahsetmiyorum burada uyulması gereken toplumsal kurallar değil onlar değişmez. Uyulması gerekene uyulacak, kesin ve kati kuralları konuşmaya gerek yok.
Mevzumuza dönersek kendine, düşüncene güven Çünkü sen yaratılmışların en şereflisisin. Düşün ve söyle. Yıllar öncesi söylenen bazı gerçekler o zamanların gülüncü ise şimdinin vazgeçilmez gerçekleri. Mesela tereyağı tüketmek, mesela koruyucu tıbbın bir bölümünü oluşturan hacamat tedavisi.
Düşün ve söyle. Düşünceni kabuğundan çıkar, kendine ve o muhteşem beynine ve sahip çık. Senin o, kullan ve korkma. Kendi bildiğin, doğru olan ve başka hiç bir canlıya fiziken ve ruhen zarar vermeyen düşüncene sahip çık. Ayrıca kimsenin söylediği ifade ettiği yorumladığı hiçbir şeye saçma deme. Kimsenin hevesini kırma. Olabilir bende şöyle düşünüyorum de ve düşünceni fikrini söyle. Kalp kırma ki, dağılmayalım. Küçümsemeye, aşağılamaya, hor görmeye hakkım yok, hakkında yok
“Bazen kendinizi tam olarak ifade etmek daha hızlı gitmenize yardımcı olur. “