Kaybettiklerimiz
Önce, özür dileyerek başlamak istiyorum. Dünkü yazım, kent dışında yoğun bir koşuşturma içinde olduğum için gazeteye ulaşamadı ve sizlerle buluşamadık. Bu tür buluşamamazlıkların zorunluluklar dışında olmayacağı sözüyle, hoşgörünüze sığındım.
Gelelim bugüne...
Bugün, kent açısından önemli bir anma günü. İzmit'in ve Türkiye'nin ilk kadın Belediye Başkanı Leyla Atakan ile çalışma arkadaşları Belediye Meclis üyesi İsmail Kolaylı, Feridun Özbay ve Abdurrahman Yüksel'i, elim bir trafik kazasında yitirişimizin 43. yılını geride bırakıyoruz.
Atakan, Kolaylı, Özbay ve Yüksel, bu kentin önemli değerler yaratan isimleriydi. O yüzden, kendileri de kent için birer değerdi. Genç sayılacak yaşlarında ''görev şehidi'' oldular. Birlikte siyasal mücadele verdiler, birlikte kent halkına hizmet ettiler ve yaşamları da birlikte sona erdi. Ben, çok övgü düzmeyeceğim. Ama, herkes biliyor ki, bu isimler kent tarfihindeki yerlerini aldı.
O yüzden, kent adına kaybettiklerimiz diye düşününce en önce aklımıza gelenler oluyor...
Kent, yakın geçmişte görece olarak çok hayati değerler de yitirdi.
Hava, temiz deniz, duyarlılık ve yardımlaşma duygusu hemen sayılabilecek şeyler haline dönüştü. Uzun süre de böyle devam etti. Bazıları kısmen geri kazanılmış gibi görünse de, temeldeki ''yitirme duygusu'' giderilebilmiş değil.
Şimdilerde, çok önemli bir değer daha yitirilmek üzere, o değer SAPANCA GÖLÜ...
Suyunun kalitesini, yıllardır çeşmelerinden kullanan Adapazarı halkı iyi bilir. Bazı sanayi kuruluşları da iyi bilenlerden. Ama o değer, bugünlerde gözümüzün önünde ''yitirilen bir değer'' haline dönüşüyor.
İki nedeni var, ''KAPİTALİZMİN KAR HIRSI'',
Ve değerlerimizi onlara ''PEŞKEŞ ÇEKEN'' vizyonsuz, sermaye uşağı politikacılar...
Evet, Sapanca Gölü'ndeki su seviyesi, gölü besleyen su kaynakları plansız ve pervasızca sermayeye peşkeş çekildi. Özel sektör, gölü besleyen o kaynakların suyunu ambalajlayarak satmaya başladı. Çok değil, 20 yıllık bir süreçte, gölün besleyici kaynaklarının üzerine 27 ayrı şirkete ait su depolama ve pazarlama tesisleri kuruldu.
O ince kılcal damarlardan besleyici oranda su gelmezken, üstüne üstlük bir de kuraklık yaşanınca, ortaya bu hazin tablo çıktı.
Faturası çok ağır olacak ama bu faturayı yine halka ödetmenin yolunu bulacaklar. Çok erken değil, ama çok da geç kalmış sayılmayız. Sapanca Gölü'ndeki su çekilmesinin doğal dengeyi bozacağı bilinciyle, tepkilerimizi örgütlemeliyiz. O kaynak, 5 yıl sonra ''KAYBETTİKLERİMİZ TOP 10'' listesindeki yerini almamalı.
Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın suyu içilebilen ender göllerinden biridir SAPANCA GÖLÜ. 2 büyük ilin içme suyu kaynağının ve göl içi ekolojik dengenin devamlılığı, Sapanca havzasının bitkisel dokusunun korunması, yani kısaca yaşamın sürdürülebilirliği için daha fazla geç olmadan adım atılmalıdır...