Kapitalizmin ahlaksızlığı
Neresinden tutarsanız tutun, baştan aşağıya ahlaksız aktığını görürsünüz. Çünkü, kapitalizmin yasaları ahlaksızlığı emrediyor.
Geçen yıl çıkan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) yönetmeliğine karşın müşterilerinden çeşitli adlar altında para kesmeye devam eden bankalar olduğu biliniyor. Yani, yasalarda kılıfına uydurulmuş soyguna devam ediyorlar.
Duyduğum bir örneği sizinle paylaşıyorum. ‘’Hesap Yönetim Ücreti’’ diye bir tahsil kalemi varmış bankaların.
Örneğe bakar mısınız…
Ne demek peki bu ?
Bazı bankalar, müşterilere telefon açıp, son ödeme tarihi yaklaşan ya da son ödeme tarihi yeni geçen kart ödemelerini hatırlatıp para kesiyor. ‘Ödemeniz var’ ya da ‘Ödemeniz yaklaştı’ dedikten sonra kredi kartı ve bireysel kart müşterilerinden iletişim ücreti, yani telefon açma ücreti alınıyor.
Alınan ücretler az da değil, 50 ile 100 lira arasında. İşte, bunun adı soygundur.
Bu, kapitalizmin ahlaksızlığıdır…
Hoş, ahlaklı olmalarını hiç beklemiyorum ama bankaların kredi masraf ve tahsilatlarını belirleme serbestliğine Kasım 2014’te sınırlama getirilmişken bu yöntemle soyguna devam edilmesi de kabul edilemez.
Bu sektördeki bazı bankalar kendilerini bu yasal düzenlemelerin nasıl dışında tutuyor, bunu anlamakta zorlanıyorum.
Kanunun net bir şekilde yasakladığı şekilde faiz dışında da uygulamalar yapıp, müşteriden haksız şekilde para kesmeye devam eden zihniyet, nasıl bir zihniyettir ?
Kime güvenir ?
Bütün bunların bir bedeli olduğunu bilmez mi ?
Tabi ki, kapitalizmin ahlaksızlığı ya da onu koruyan düzenin ahlaksızlığı sadece bununla sınırlı değil.
Kapitalizm, aşırı kar hırsının yarattığı mali olanakları yitirmemek için köle düzenini yerleştirmekten, hatta insanların ölüme bile terk edilmesinden rahatsız olmuyor. Sermaye sahiplerinin, düzenlerini korumak için ne kadar vicdansız hale gelebildiklerinin örnekleriyle dolu dünyamız.
Buradaki asıl sorun, kapitalizmin bu ahlaksızlığını görmesine rağmen her koşulda ona boyun eğmekte sakınca görmeyen emekçi karakterli insan toplamıdır.
Ne düşünmektedir,
Sermaye düzeninden nasıl nemalanmaktadır,
Ki, sesini çıkartıp sırtındaki kamburu gidermek adına silkinmiyor…
Böylesi soygun düzenine, köleleştirmeyi meşrulaştıran düzene, insanlık dışı kazanımlarının üzerinde tepinen sermaye grupları için cennet haline dönüştürülen bir ülkede uygulanmak istenen sözde demokratik düzene baş kaldırmak, direnmek uluslararası hukukun da kabul ettiği üzere MEŞRUDUR.
İşte, Haziran ayaklanması da tam buna işaret etmişti…
O yüzden siyasal iktidar ve egemenlerin çıkarlarını korumak için elinden geleni yapmakta sakınca görmeyen o ahlaksız bakışın sahipleri, Haziran ayaklanmasından elbette korkacak, titreyecektir.
Söylemiştik, çokça seslendirmiştik, ‘’BU DAHA BAŞLANGIÇ’’ diyerek muradımızı anlatmaya çalışmıştık.
Ama, ısrarla anlamak istemediler.
Daha da diyecek bir şeyimiz kalmadı…