Kamuda, yetkisiz hükümetle pazarlık dönemi

Kamuda, yetkisiz hükümetle pazarlık dönemi

 

Kamu çalışanları, bir toplusözleşme pazarlık döneminin sıcaklığını daha yaşıyor. Öyle bir sıcaklık ki, meteorolojik sıcaklıkların bile üzerine çıkabiliyor.

Nasıl çıkmasın ki,

Masaya koyulan ve müzakere edilebilen taslakta yer alan maddeler bağıtlandığında, ekonomik olarak gelecek iki yılın tablosu netleşiyor. Yani, kamu çalışanları, gelecek iki yıl içinde ne kadar daha yoksullaşacağını görüyor.

O yüzden de, isyanlar artıyor…

Hükümetin masada muhatap kabul ettiği Memur-Sen, herkesin bildiği üzere iktidarın arka bahçesi bir örgüt.

Dışında kalan Kamu-Sen, zaman zaman öne çıkan eylemlilikleriyle taleplerini dile getirirken, son tahlilde hükümet ile uzlaşma noktasına gelindiğinde pek sesini yükseltmez, biraz da kaderci anlayışla ‘’ne yapalım, devletin imkanları bu, kabul etmeliyiz’’ şablonunu kabul eder.

Geriye, sınıf ve kitle sendikacılığı diye 1995 yılında yola çıkan ve mücadelesini hep büyüten Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) kalıyor. KESK, kabul edeceği taslaklar olmasa bile masada imza atanlar dolayısıyla bulunduğu kıskacı yırtmakta zorlanır.

KESK, bu dönem taleplerini açıklarken, ilave olarak Hükümetin kurulmadığını ve programının açıklanmadığını ifade ederek, toplusözleşme görüşmelerinin Eylül ya da Ekim aylarında yapılmasını istedi.

Ama, dinleyen kim…

KESK’in bu dönem taleplerinin bir kısmı şöyle;

-Kamu emekçisinin en düşük maaşı (13. Derecenin 1. kademesindeki hizmetli), maaş + ek ödeme olarak toplam 2 bin 323 TL’dir. Konfederasyonumuzun hesaplamalarına göre dört kişilik bir aile için Temmuz 2015 itibariyle kira, yakıt, çocuk ve aile yardımı hariç bu miktar 2 bin 900 TL’ye yükseltilmelidir. (2 bin 900 TL, AKP iktidarı boyunca en düşük maaş alan kamu emekçisinin reel kayıpları ve enflasyon karşısındaki maaşının erimesine denk gelen yüzde 25 artışa karşılık gelmektedir.)
-Kamu emekçilerine kira yardımı olarak aylık 395 TL, aile/eş yardımı aylık 290 TL, çocuk yardımı 232 TL, asgari ücret tutarında yılda iki ikramiye ve ulaşım için aylık abonman bilet ücreti ödenmelidir.

-4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu ILO normları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına göre düzenlenerek, özgür toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmalıdır.

-Özelleştirilmeler durdurulmalıdır. Sözleşmeli, taşeron esnek kuralsız çalışma yasaklanmalı, 4/b, 4/c kadroya alınmalı, herkese güvenceli iş ve gelecek sağlanmalıdır.

-Anayasa Mahkemesi’nde kazandığımız 30 yılı aşan hizmetler için ikramiye ödenmesi kararının ilgili tarihten önce emekli olanları da kapsayacak şekilde yasal düzenleme yapılmalıdır.

-Kamu emekçilerine siyaset yapma yasağı kaldırılmalıdır.

-Ek ödemeleri düzenleyen 666 Sayılı KHK ile yaratılan ücret adaletsizliği ve mağduriyetler giderilerek, aynı unvanda farklı kamu kurumlarında çalışan tüm kamu emekçilerine eşit ücret ödenmelidir.

-Kadrolaşma, sürgün, rotasyon, soruşturma, mobbing, mülakat gibi ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara son verilmelidir.

-Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılık, mobbing, baskı ve şiddete son verilmeli, uygulayanlar hakkında etkili cezai yaptırımlar getirilmelidir.

Bu talepler, karşılanamaz talepler değil…

İnsanca yaşamın gereklilikleri olarak orta yerde duruyor. Hükümet, önüne taslak olarak koyulan bu talepleri değerlendirip bir ortak nokta oluşturabilmesi için, önce ‘’geçici hükümet’’ formatından çıkmış olmalıdır.

Hukuki olarak kalıcılığı bulunmayan bu hükümetin, KESK’in taleplerini elinin tersiyle itip muhatap Memur-Sen’in taslağını imza altına alması, kamu emekçilerini yeni dönemde de açlığa mahkum etmek anlamına gelecektir.

Peki, o taslakta neler var ?

Toplusözleşme sürecinin ertelenmesi isteğini ‘fantezi’ olarak niteleyen Memur-Sen’in taleplerine bakınca şu maddeler göze çarpıyor;

-2016 yılında yüzde 16,64 (altı aylık dönemler halinde 8+8),

-2017’de yüzde 14,49 (altı aylık dönemler halinde yüzde 7+7) zam.

-2016’da 150 TL, 2017’de 100 TL taban aylığı zammı.

Üzerinde tartışılıp diğer konfederasyonlara dayatılacak taslak özetle bu. Taslak aynen kabul edilmeyeceği gibi, pazarlık yapılıp kuşa çevrilecek.

Bu yüzden görüşmeler ertelenmeli, geçici ve sorumsuz bir hükümet yerine yasal sorumluluk altındaki bir hükümetle pazarlık yapabilmenin olanakları yaratılmalıdır.

 

Çünkü, 7 Haziran seçimleri sonrasında ortaya çıkan tablo nedeniyle, ülkemiz şu anda yetkisiz bir hükümet tarafından yönetiliyor.

Bu yazı toplam 181 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi