İş cinayetleri, yeter artık !..

İş cinayetleri, yeter artık !..

 

 

Çok kez yazdım, isyan derecesinde ifadeler kullandım, ama ne bu tarzım iş cinayetlerinin durmasına bir kilometre taşı oldu, ne de gittikçe büyüyen acılar…

İşverenlerin kar hırsı, hala ilkel koşullarda çalışan işçileri (özellikle de inşaatlarda) ölümle varan iş cinayetlerine kurban ediyor. Bu iş cinayetlerinin sayısı da hiç öyle az değil. Yani, bu cinayetler münferit değil, aksine sanki planlı cinayetlermiş gibi ortaya çıkıyor.

En sonuncusunu ve belki de son dönemlerin en acımasız iş cinayetlerinden biri

Üçüncü boğaz köprüsünün Çavuşbaşı viyadüğü inşaatında beton dökme çalışmaları sırasında, beton yükünü taşımayan kalıpların çökmesi sonucu meydana gelen göçükte yaşandı.

Yine 3 işçimiz hayatını kaybetti…

Yakından tanımadığımız işçi kardeşlerimiz Lütfi Bulut, Yaşar Bulut ve Kahraman Baltaoğlu’nun acısını yüreğimizde hissettik.

Bu cinayetler asla önlenemez değil. Aksine göçük bölgesinde yapılan ilk incelemelerde en basit güvenlik önlemlerinin bile alınmadığı gözlemlenmiştir. Kalıp ve iskelelerde gerekli denetimler yapılmadan işe başlandığı, işin çabuk bitirilmesi için işçilere haddinden fazla iş yüklendiği tespit edilmiştir.

Taşeron şirketlerin bu riskleri göze alarak inşaatı hızlıca bitirme telaşının sebebi, temel atma töreninde “3 değil, 2 yılda bitireceksiniz. Hızlı, hızlı” diye verilen talimattır. Bu talimatın sahibi de, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dır ne yazık ki…

Erdoğan bu talimatı vermişti, çünkü İstanbul’un Kuzey Ormanlarını yok etmesi nedeniyle büyük tepki çeken, hukukun etrafı dolaşılarak inşaatı devam eden köprünün herhangi bir engele takılmadan alelacele bitirilmesi gerekiyordu. Bu hızlılık, ne de olsa iktidara ve etrafındaki zengin takımına büyük rantlar sağlayacaktı.

İşte, bu rant sevdasının sonucu olarak tüm İstanbulluların oksijen kaynağı yok olurken işçiler de yaşamını yitirdi. Belki, bundan sonra da yitirecektir.

Bu yüzden, iş cinayetleri, yeter artık diyorum.

Rant olanaklarını “hızlı hızlı” değerlendirmek ve ayakkabı kutularını “hızlı hızlı” doldurmak için işçiler ölmektedir. Bu yılın ilk 100 gününde 87 inşaat işçisi hız ve rant tutkusuna kurban verilmiştir. 

Son olarak köprü inşaatında yaşanan iş cinayeti, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 1995 yılında söylediği şu sözler,, bugün bir kez daha doğrulamıştır: “Üçüncü köprü cinayettir…”

Bunun üzerine söylenecek söz var mı ?

Ama, önce de dediğim gibi, hızlı hızlı biterse rantlar bir an önce devreye girecek. Bu yüzden gözü dönen siyasi irade önceki dönemlerde söylediği sözleri unutarak ‘’hızlanın’’talimatı veriyor. Rantı bir an önce bölüşmek için can atan taşeron sermaye de ‘’iş güvenliğini düşünmeksizin’’ çalışmanın devam etmesine göz yumuyor.

Sonuç, işçiler ‘’ihmal sonucu cinayete sebebiyet verme’’ suçunun kurbanı oluyor.

Bu arada,iktidarın da bu iş cinayetleri karşısındaki tavrı kabul edilemez. Çok iyi biliyoruz ki, en fazla ölümlü iş kazasının inşaat sektöründe olması tesadüf değil.

Bu nedenle, Taksim meydanına inşaat yapmak için kolluk kuvvetlerini seferber eden, inşaat inadı uğruna 8 yurttaşının ölümünden en ufak hicap duymamış bir iktidardan yaşanan bu iş cinayetlerine karşı gereken önlemi almasını beklemiyorum.

Ama, yeter artık…

İş cinayetlerine karşı demokratik talepler için, örgütlenme hakkına sahip çıkmak için, kentimize ve doğamıza sahip çıkmak için, İşçilerle birlikte bizler de Uluslar arası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü olarak kutlanan 1 Mayıs’ta alanlarda buluşmalıyız.

 

 

Bu yazı toplam 190 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi