İnsan ve hakları
İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 10 Aralık Dünya İnsan Hakları günü nedeniyle ortak açıklama yapıp, 2015 Hak İhlalleri Raporunun sonuçlarını yayınladı.
“Bugün Türkiye’de insan hakları açısından acilen yerine getirilmesi gereken tek bir talep vardır: O da acilen barışın tesis edilmesidir” denilen açıklamanın ekindeki rapora göre, sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar nedeniyle 171’i asker, polis, korucu, 195’i militan, 157’si sivil olmak üzere toplam 523 kişi yaşamını yitirmiş.
Rakamlara bakar mısınız ?
Sanki savaş var…
Bir 10 Aralık sabahı ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kabul edilişinin 67. yıldönümü dolayısıyla yine akıllara geldi İnsan Hakları Günü. Oysa, ülke olarak bu günü kutlayacak kadar temiz bir sicile sahip değiliz.
1 Ocak – 5 Aralık 2015 tarihleri arasındaki hak ihlallerine bakıldığında, ortaya çıkan tablo, sicilimizin ne kadar bozuk olduğunu gözler önüne seriyor.
Anılan sürede;
Kolluk güçlerinin yargısız infazı, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 173 kişi yaşamını yitirdi, 226 kişi de yaralandı.
135 ölüm ile 191 yaralanma, İç Güvenlik Yasası’nın onaylandığı 3 Nisan 2015’ten bu yana yaşandı.
Canlı bombalar tarafından yapılan intihar saldırıları sonucu 5 Haziran 2015’te Diyarbakır’da 5 kişi, 20 Temmuz 2015 de Suruç’ ta 33 kişi, 10 Ekim 2015’te Ankara’da 100 kişi olmak üzere toplam 138 kişi yaşamını yitirdi. (canlı bombalar hariç) Her üç olayda en az 929 kişi de yaralandı.
4 kişi gözaltında hayatını kaybetti.
Faili meçhul cinayet sonucu 19 kişi yaşamını yitirdi.
Cezaevlerinde çeşitli nedenlerle en az 28 kişi öldü.
Zorunlu askerlik hizmetini yaparken en az 33 kişi şüpheli biçimde öldü.
Mayın ve sahipsiz bomba patlaması sonucu 5 kişi hayatını kaybetti, 22 kişi ağır yaralandı.
Çatışmalar nedeniyle 171’i asker, polis, korucu, 195’i militan, 157’si sivil olmak üzere toplam 523 kişi yaşamını yitirdi.
Erkek şiddeti sonucu 23 Kasım 2015’e kadar 282 kadın öldürüldü.
Nefret cinayetleri, ırkçı saldırılar ve linçler sonucu 4 kişi yaşamını yitirdi.
İş kazaları/cinayetleri sonucu 1 Aralık 2015’e kadar 1593 işçi hayatını kaybetti.
An az 16 sığınmacı ve mülteci geçiş yollarında öldü, 160 kişi de işkence ve silahla yaralandı.
Bu rakamlara bakınca, İHD ve TİHV’nin raporundaki o çarpıcı ifadeleri de iyi özümsemek gerek.
Diyorlar ki;
“Bugün Türkiye’de insan hakları açısından acilen yerine getirilmesi gereken tek bir talep vardır: O da acilen barışın tesis edilmesidir. Barışın sağlanamadığı koşullarda yaşam hakkı korunamıyor, yaşam hakkı olmayınca da diğer tüm haklardan söz etmek mümkün olmuyor. Özellikle kentlerin, mahallelerin günlerce hukuka aykırı olarak sokağa çıkma yasağı ilan edilip abluka altına alınması sırasında genç, yaşlı, kadın ve çocuk demeden sivillere yönelik yaşam hakkı ihlalleri yaşandı. Öte yandan Türkiye’ye sığınmış Suriyelilerin Ege Denizi’ni aşarak Avrupa ülkelerine ulaşma çabaları sırasında yaşam hakkı açısından çok dramatik olaylara tanık olduk. Yine yıl boyunca kadın, trans ve iş cinayetleri tüm hızıyla devam etti. Öne çıkan bir başka ihlal ise düşünce, ifade ve basın özgürlüğüne yönelik olmuştur. Bunun son örneğini Can Dündar ile Erdem Gül’ün tutuklanması oluşturmaktadır. Ve elbette bu yıl biz insan hakları savunucularını en çok üzen çok değerli bir insan hakları ve barış savunucusunun, dostumuz, yoldaşımız ve kurumlarımızın üyesi Tahir Elçi’nin ‘faili belli’ bir cinayete kurban gitmesi oldu.”
Ekleyecek çok şey var, yarın devam ederiz…
(Sürecek)