Her şeyin yaşandığı gün

Her şeyin yaşandığı gün

 

 

İşçi sınıfı açısından Uluslararası Dayanışma, Birlik ve Mücadele Günü kutlanıyor her 1 Mayıs’ta. Ama, bu kutlamanın adresi Türkiye olunca, gün, çatışma günü olarak anılmaya başlanıyor.

Çatışmaların öncelikli adresi İstanbul oluyor hep. Çünkü, 1 Mayıs kutlamalarına öncülük eden emek ve meslek örgütleri ile sol siyasi yapılanmalar, kutlamaların adresini Taksim olarak belirleyip, her türlü yasağı zorluyor. Kimi zaman Taksim hükümet tarafından açılıyor ya da kimi zaman yapılanmalar gözaltı ve yaralı (seyrek de olsa ölü) vererek Taksim’e çıkıyor.

Keza, Ankara’da Kızılay Meydanı ve Yüksel Caddesi için de durum aynıydı. İlan edilmemiş bir sıkıyönetim uygulaması ile polisin saldırgan tavrı işi çığrından çıkartıyor ve 1 Mayıs’ı kutlamak ve yitirdiklerini anmak isteyenlerle çatışmayı kaçınılmaz hale getiriyordu.

Peki, bunların yanı sıra tavrı değişik olanlar görülmüyor mu ?

Elbette görülüyor. Bazıları, 1 Mayıs öznelinin dışına çıkarak, emekçiler için anlamlı kutlamalar yerine hükümet vesayeti altına alınmış sözde 1 Mayıs kutlamalarını başka alanlara taşıyıp, davul zurna eşliğinde halaylar çekmeyi, işçiler adına bir kazanım olarak görmekte, bunun da propagandasını yapmakta.

Geçen hafta Perşembe gününe kadar genel tablo böyle özetlenebilirdi. Ama, Perşembe günü İstanbul Taksim için hükümetin kararı, ilan edilmemiş bir Olağanüstü Hal Uygulaması  (OHAL) oldu. İstanbul’da 39 bin polisin görev yapacağı, bunların 19 bininin Taksim’e çıkışı engellemek üzere konuşlandırıldığı günler öncesinden açıklanmıştı bile. Hükümet ve arkasındaki sermaye, açıktan bir güç, gövde gösterisine hazırlanıyordu.

Planlandığı gibi de yaşandı İstanbul’un Avrupa yakasındaki 1 Mayıs kutlamaları. Biber gazı, gaz bombaları, plastik mermiler, havai fişekler, Molotof kokteylleri, legal siyasi partilerin bile illegalite çemberi içine alınarak müdahale edilmek istenmesi ve karşısındaki meşru direniş.

Yaşananların özeti buydu İstanbul açısından. Ankara’da da benzer durum Kızılay ve Yüksel Caddesi’nde toplananlar için geçerliydi. İzmir’de ise polisin tahammülsüzlüğü, burun bile kanamadan biten anmaların ardından gerginlik yaşanmasına neden oluyordu.

Kayseri ve Diyarbakır kutlamalarına değinmek istemiyorum çünkü herkes medya kanalıyla yeterli oranda fikir sahibi olmuştur diye düşünüyorum.

Gebze’de de büyük olgunluk içinde geçmiş 1 Mayıs kutlamaları. Medyadan edindiğim bilgilere göre kimsenin özgürlükleri kısıtlanmamış, kimsenin burnu kanamamış.

Ama, İzmit için aynı şeyi söylemek mümkün değil. İzmit’teki kutlama ve anmalarda hem 1 Mayıs Tertip Komitesi hem de emniyet güçleri sınıfta kalmıştır.

Tertip Komitesi’nin kutlama talebine Anıtpark yerine Cumhuriyet Meydanı ve Parkı’nı gösteren Vali Ercan Topaca, yerel medya tarafından neredeyse kahraman ilan edildi. ‘’İnsan hak ve özgürlüklerine saygı gösteren bürokrat’’ olarak gösterildi.

Ama, görüntüdeki ‘’sözde demokrat’’ yaklaşım, kutlamalara katılanları izole eden ve kutlama alanını gittikçe daraltıp provokasyona açık hale getiren uygulamanın kılıfıydı.

Çünkü;

Cumhuriyet Meydanı, bariyerlerle kapatılmıştı. Yetmezmiş gibi, görevi bariyerlerin dışında önlem alıp provokasyonları önlemek olan çevik kuvvet, bariyer içine girip kutlama alanını fiilen daraltan bir yöntem uyguladı. Bu tabloda, eksik olan provokatif davranışlar ise kimilerine göre sivil polis, kimilerine göre sivil faşistler tarafından sergilendi. Bariyerlerin dışından, içinde bulunanlara saldırılar gerçekleştirilmek istendi. İçeride alan daraltmaya çalışan çevik kuvvet ise asli görevini yapmak yerine, olayları seyretmekle yetindi.

Mülki amir olan Vali, Emniyet Müdürü ve çevik kuvvet ekipleri, ‘’demokratikleşme ve çözüm sürecinde demokrat gibi davranıyor’’ görünse de sınıfı geçemedi.

Bir söz de 1 Mayıs Kutlama Komitesi’ne, bu ne iş bilmezlik…

Alanı içinde kendi güvenliğini alacak bir güç oluşturmayıp, çevik kuvvetin inisiyatifine ve provokatif yaklaşımlarına terk etmek anlaşılır gibi değildi.

Cumhuriyet Parkı’nın da giriş çıkışlara kapatılması kabul edilemezdi. Halkın, 1 Mayıs kutlamak isteyenlerle buluşması filen ortadan kaldırılmıştı. Duruma müdahil olan bir tek Tertip Komitesi üyesi de görmedim.

Alana girişte çevik kuvvet ekibi ile bazı siyasi gruplar arasındaki gerginliğin ve kısmi çatışmanın da tertip komitesinin beceriksizliğinden kaynaklandığını düşünüyorum.

Umudum, daha politik, daha güvenli ve 2 Mayıs’a kazanım bırakan kutlamaların hayata geçirilebilmesi için gereken adımların, önümüzdeki yıldan itibaren atılacağındadır.

 

 

Bu yazı toplam 170 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi