Çarşamba günü Saadet Partili milletvekili adayları gazetemizi ziyarete geldi.

Kocaeli birinci sıradan milletvekili adayı olan Hasan Bitmez ile 1986 yılına dayanan tanışıklığımız var.

O zamanlar Milli Görüş’ün partisi Refah Partisi idi.

Epey zamandır Hasan Bitmez ile görüşemiyorduk.

Hasan Bitmez Milli Görüş  teşkilatının çalışkan bir neferi olduğu için kısa sürede Saadet Partisi içerisinde önemli görevlere geldi.

Milletvekili adayı olmadan önce Saadet Partisi’nde genel başkan yardımcılığı görevini yürütüyordu.

Kendisiyle sohbet sırasında “ vatandaşın içerisinde dolaşıyorsunuz, seçmenin en büyük sıkıntısı neler” olduğunu sordum.

Birinci sırada işsizlik, yoksulluk, ahlaki çöküntü, pahalılık olduğunu sıraladı.

Milli Görüşçüler genellikle istatistiki rakamlarla konuşmayı gelenek haline getirmiş.

Bu yüzden vermiş oldukları rakamlar son derece çarpıcı geldi bana.

Bunlardan bazılarını sizlerle paylaşmak istedim.

Yıllık olarak bankalara 125 milyar faiz ödüyoruz.

Bu rakam devletin işçisine, memuruna yıllık olarak ödemiş olduğu ücrete denk geliyor.

Bu rakamlar üzerine kafam karıştı.

Bir de şu TÜİK rakamlarına göz attım.

2014 sonuçları açıklandı.

Araştırmada hanelerde yoksulluk düzeyi de yer almakta.

Genele bakıldığında ailelerin %22.4’ünün yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşadıkları anlaşılıyor.

İşsizlik ise %20’nin üzerinde olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.

Ancak detaylar daha da ilginç geldi bana;

Devletin en yetkilisi gittiği her yerde, miting meydanlarında  vatandaşa en az üç çocuk yapmasını öğütlüyor.

İşin garibi üç çocuklu ailelerde yoksulluk tavan yaptığı görülüyor.

Geçimsizlik yüzünden evliliğini sonlandıran aile sayısı  on yılda 1,5 milyon civarında.

Büyük kentlerde tek başına yaşayan insan sayısı hızla artıyor.

Üç kuşağın birlikte yaşadığı ailesi sayısı hızla azalıyor.

Bütün bu sorunları seçim döneminde konuşamıyoruz ve tartışamıyoruz.

Polemiklerle, karşılıklı laf kalabalığı ile gündem geçiştiriliyor.

Bakalım bu sorunların üzeri nereye kadar örtülebilecek.

Geçmişte siyasetçiler bir masada ülkenin meselelerini rahatlıkla konuşabiliyordu.

Bugün ise iktidar partisi hiçbir tartışmaya girmek istemiyor.

Çünkü, sorulacak sorular kendilerini rahatsız edeceğini çok iyi biliyor.

Bu seçimlerin galibi muhtemelen ekonomi ağırlıklı olacak…