GEZİ sendromu !
‘’Hayatıma dokunma’’, ‘’Bıktım sizin mahalle baskınızdan’’, ‘’yaşamım, bedenim benim, karışamazsın’’, ‘’Diktatörlüğe hayır’’ ve benzeri gerekçelerle başkaldırışın simgesi olmuştu GEZİ PARKI eylemleri.
İktidara göre ‘’darbe girişimi’’,
Muhalefete göre ise ‘’sıkıştırılmış isyan’’dı GEZİ olayları…
Her ne ise yarattığı sendrom hala sarsıyor.
Önce dönemin Başbakanı’nı ciddi biçimde sarstı, sarsmaya da devam ediyor.
Şimdilerde ise bu sarsıntıdan yargının da etkilendiği anlaşılıyor.
Öyle ki,
Gezi Parkı ana davasında, mahkeme 255 sanıktan 244 sanığı suçlu buldu ve 2 ay 15 gün ile 1 yıl 2 ay 16 gün arasında değişen hapis cezalarına çarptırdı. 7 sanık beraat ederken, 4 sanığın da dosyası davadan ayrıldı.
Asistan Doktor Sercan Yüksel ve Erenç Yasemin Dokudan'ın da aralarında bulunuğu 4 sanık hakkında "ibadethaneyi kirletme" suçundan 10 ay hapis cezası veren mahkeme, cezayı ise erteledi. "Özel işaret ve kıyafetleri usulsüz kullanma" suçundan 3 sanığa 2'şer ay 15'er gün hapis cezasına çarptıran mahkeme, cezayı ertelemedi.
Mahkeme kararından sonra İstanbul Tabip Odası’ndan ‘yürekli bir tepki’’ geldi.
"Bu davada verilen karardan; ne bu davada yargılanan meslektaşlarımız ne de hekimler olarak bizler korkmadık, korkmuyoruz" ifadesinin öne çıktığı oda açıklaması şu şekilde:
"Bugünkü duruşmada ise bu eksiklikler devam ettiği halde, İstanbul 55. Asliye Ceza Hakimi Yener Yıldırım sürpriz bir adım atarak davayı sonlandıracağını açıkladı. Dosyada yargılanan kişiler hakkında hiçbir delil elde edilmediğinden, yargılanan iki hekim yönünden ise ‘yaralılara sağlık hizmeti sunmak değil tam aksine sunmamak suç olduğundan’ uzun zamandır beraat kararının verilmesi bekleniyordu.
Fakat mahkeme hakimi 2013’den bu yana devam eden Gezi süreci davalarında görülmedik şekilde dosyada ismi geçen neredeyse herkese hapis cezası verdi. 255 kişilik en büyük Gezi Davası, gerek insanların niçin yargılandığını dahi açıklamayan torba iddianamesiyle, gerek yaralılara sağlık hizmeti sunduğu için hekimleri yargılayan zihniyetiyle, gerek yargılama sürecinin bütününe yansıyan hukuk katliamıyla ve son olarak da bugünkü ceza bombardımanı ile tarihimize bir utanç davası olarak geçmiştir.
Bu davada verilen karardan; ne bu davada yargılanan meslektaşlarımız ne de hekimler olarak bizler korkmadık, korkmuyoruz.
Bugün yağan cezalar bizleri korkutmadığı gibi hekimler olarak; Gezi’den Suruç’a, Suruç’tan Ankara Garı’na yaralılara sağlık hizmeti sunmaya, gerekirse kutsal kabul edilen yerlerde bile yaralılar neredeyse orada olmaya ve gönüllü sağlık hizmeti sunmaya devam edeceğiz."
Dedim ya, GEZİ sendromu sürüyor…
Eylemcilerin Dolmabahçe Bezm-i Alem Camii'ne sığındıkları sırada ‘’içki içtikleri’’ söylemini, caminin güvenlik görevlisi son duruşmada, ''Caminin içinde alkol alan herhangi birini de görmedim'' sözleriyle çürüttü.
Daha ne olabilir ki ?
GEZİ ayaklanması iktidar için kabustu, evet...
O kabus, halen olanca etkisiyle sürüyor. Yasama, yürütme ve yargı üçgeni içerisinde kabus halinden kalıcı bir sendroma dönüşen GEZİ ayaklanması, belli ki etkisini her geçen gün artırıyor.
Ne de olsa GEZİ sendromu, daha da çok sürecek gibi.