GEÇ KALINMIŞ DEĞİL
Pazar günü hepimiz geleceğimiz için sandık başına gideceğiz. Bu konuda herkes mutabık. Yıllardır geçim sıkıntısı çeken, almış olduğu ücretin yetersiz olduğundan yakınan, işsiz ve yoksul olan insanlar geçmiş ve gelecek iktidarın icraatlarını oylayacak. Kötü yöneticinin uygulamasını ya kabul edeceğiz veya reddedeceğiz. Bunun başka çözümü yok. Pazartesi günü yeni bir başlangıç istiyorsak mutlaka sandığa gitmeliyiz. Demokratik hakkımız olan seçme ve seçilme hakkımızı yerine getirmeliyiz. Yoksulluğu, işsizliği ortadan kaldıracak demokratik bir iktidarı vaat eden siyasi partinin önünü açmalıyız. Aksi halde gelecek dört yılımız heba olur. Hani üzerine hiç toz kondurulmayan ama sürekli olarak çarpıtılan bir kavram var; “Milletin egemenliği”… İşte o kavram çarpıtıla çarpıtıla artık demokrasiyi yok eden “çoğunluk baskısı” söyleminden bile koparıldı. “Bireysel nefretin egemenliği” eksenine yerleştirildi. Esas olarak tek bir kişinin nefreti bu. Ama öyle bir nefret ki, Anayasa çiğneniyor. Adalet mekanizmasını hukuka değil, kişisel nefretine bağlıyor. Kolluk güçlerinin konumunu kendi iktidarının güvenliği için öngörüyor. Basın haber ve bilgi kaynağı olmaktan hızla uzaklaşıyor. Kendisi gibi düşünmeyen, onun inandıklarına inanmayan herkes hain, onun iktidarına kayıtsız ve koşulsuz destek vermeyen herkes darbeci. Türkiye bu ortamda seçime gidiyor. Sokağa bakıldığında insanlar ciddi ekonomik sıkıntı içerisinde olduğunu söylüyor. Bütün bu konular seçim sürecinde sınırlı sayıda siyasetçi tarafından gündeme gelebildi. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Yarın herkes kararını verecek. Geleceğimiz seçmenin kararına göre şekillenecek. Uzun süredir yaşanan seçim gerilimi nihayet son bulacak. Yarın yapılacak olan oy kullanma işlemiyle ülkemizin rahat bir nefes almasını temenni ediyorum. Her şey gönlünüzce olsun. Hiçbir şey için geç kalınmış değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.