EMEKLİLER!
25-30 yıl devletin kurumuna peşin prim öde ardından, ‘’Bari ömrümün bundan sonra ki zamanlarında güzel hayat yaşayayım’’ hayaliyle emekli ol akabinde 10 bin TL maaşa mahkûm edil!
Türkiye’de emeklilere katiyen insani, ahlaki, hakkaniyetli bir maaş verilmiyor.
Emekliler, her dönem iktidar sahiplerince, ‘sosyal atık’ olarak görülüyor.
Yani işi bitmiş, hiçbir işe yaramaz!
Belirli yaşlara gelmiş bu insanların insanca yaşamasına asla fırsat tanınmıyor.
Devlet emekliyi yok sayıyor!
İstatistiklere göre, ülkemizde 10 milyon 331 bin 697 kişi SSK üzerinden, 2 milyon 715 bin 100 kişi Bağ-Kur üzerinden, 2 milyon 304 bin 714 kişi Emekli Sandığı üzerinden toplamda 15 milyon 351 bin 511 kişi emekli, malul, ölüm ve dul ve yetim aylığı alıyor.
Bu sayı aileleriyle 30 milyonu buluyor, neredeyse ülke nüfusunun 3/2 civarı!
DİSK-AR Türkiye raporuna göre, Türkiye'de ortalama emekli aylığı merkez Avrupa ülkelerinin 6'da biri: Ortalama emekli aylığı İspanya'da 1.417, Fransa'da 1.485, Almanya'da 1.552, İtalya'da 1.582, Belçika'da 1.717, Hollanda'da 2.003 avro iken Türkiye'de 237 avro!
Görüldüğü gibi Avrupalı emekliler ile bizim emeklilerin maaşı arasında büyük uçurum var.
Dünyanın birçok ülkesinde emekliler yaşamlarının son demlerinde huzur ve mutluluk içinde hayat sürüyor.
Örneğin hepimizin bildiği gibi ülkemizin malum tatil yörelerinde Avrupa’dan ve yine dünyanın birçok ülkesinden yaşlı emekliler gelerek tatil yapıyor.
Zira iyi maaşla çalışmışlar ayrıca emekli olunca Türkiye’de ki emeklinin 6-7 kat maaş alıyorlar.
Akdeniz, Ege sahillerinde tatil yapan Türk emekli gördünüz ya da duydunuz mu?
Bizim emeklimiz ise aybaşını nasıl getireceğini kara kara düşünüyor, elektrik, su, doğalgaz, kira, gıdaya ulaşımda ve ödemelerde çok devasa zorluklar yaşıyor.
Hatta emeklilerin çok büyük kısmı ek gelir kazanmak adına çalışmaya devam ediyor.
Yaşananlar, istatistikler gösteriyor ki, emekliye insanca Türkiye’de yaşam hakkı yok!
Emeklinin suçu yok mu?
Nazım’ın dizeleri aklıma geldi:
‘’Dünyanın En Tuhaf Mahlukusun Yani,
hani Şu Derya İçre Olup
deryayı Bilmiyen Balıktan Da Tuhaf.
ve Bu Dünyada, Bu Zulüm
senin Sayende.
ve Açsak, Yorgunsak, Alkan İçindeysek Eğer
ve Hâlâ Şarabımızı Vermek İçin Üzüm Gibi Eziliyorsak
kabahat Senin,
— Demeğe De Dilim Varmıyor Ama —
kabahatın Çoğu Senin, Canım Kardeşim!’’