Emekçinin sesi

Emekçinin sesi

 

 

DİSK, 48. kuruluş yıldönümü kutlamaları için İzmit’i seçmişti. DİSK Başkanı Kani Beko, İzmit’i seçmelerinin ana nedenlerinden birinin, şanlı 15-16 Haziran direnişinin işaret fişeğinin bu kentten yakılması ve son dönemde Lastik-İş Sendikası’nın sektörde taşeron yapılanmasını bitirmesi olduğunu açıklıyordu birkaç gün önce.

Ardından, Beko ve DİSK kadrolarının yaşadığı bu heyecanın alana yansıyacağı beklentisiyle DİSK’in “#Direnİşçi” mitingine katılımı artırmak için var gücümüzle çalıştık. Ve, çok beklenen kadar olmasa da binlerce emekçinin katılımıyla miting yapıldı.

İnsan Hakları Parkı’nda toplanan emekçiler buradan Perşembe pazarı alanına yürüdü. Dayanışma eylemlerinde ya da işçi sınıfının karşı karşıya kaldığı sıkıntıların dillendirildiği onlarca etkinlikte pek görmeye alışkın olmadığımız Lastik-İş Sendikası, bu kez yoğun bir katılım gösteriyordu.

DİSK’in bir diğer önemli sendikası Birleşik Metal İş sendikası da, canlı bir katılımla oradaydı. Ama, grevleri ertelenen işçilerin hemen hepsi ikna edilememiş ve alana taşınamamış gibiydi. Yine de, sendika kortejinde “Hükümet İstifa” sloganları atılırken, emekçilerin grevin ertelemesine karşı hükümete yoğun bir tepki duyduğu gözlemleniyordu.

Direnişteki Maltepe Üniversitesi Hastanesi, Zet Farma, Ülker, ICF, Toprak Holding işçileri de mitinge katılım gösterdi.

Eeeee, ne de olsa emekçinin sesinin gür çıkması sağlanmalıydı…

Pek çok siyasi parti ve kurumun yanı sıra İzmit halkının da destek verdiği mitingin kürsüsünden konuşan Kani Beko, DİSK’in tarihini öne çıkarırken, direnişteki işçilere selam gönderdi.

Buraya kadar her şey iyiydi ve güzeldi belki, ama ‘’mitingin sınıfsal içerik olarak bir çıktısı oldu mu ?’’

İşte bu soruya ‘’evet, hem de dolu dolu’’ yanıtını vermek pek olası değil…

Bunu, mitinge katılan işçilerin izlenimlerinden de anlayabiliyoruz. O işçilerden bazıları şu sözleri kullanıyordu:

“Sendikal mücadele zayıf,  işçileri sadece aidat getiren üyeler olarak görülmesi sendikaları zayıflatıyor. Bu mitingle birlikte DİSK’in ayağa kalkacağına inanıyorum. Sendikal hareket güçlenmeli, işçilere özne olarak bakılmalı.”

“Kadın işçiler olarak her şeyimizi seferber ediyoruz. Bundan sonra daha kalabalık olacağız, mücadeleye devam.”

 “Sendikal mücadeleyi destekliyor ve daha güçlü olması için mücadeleyi büyüteceğimizi belirtiyoruz.”

Mitingten umudunu tazeleyerek çıkış yapan bir işçinin mesajını da unutmamak gerekir. O da, “Grevin ertelenmesi direnci arttırdı. Grev erteleme kararı örgütlülüğü arttırdı. Böyle devam etsinler, mücadeleyi biz kazanacağız” diyordu…

Emekçinin sesi böyleydi.

Gelecek günlerin nasıl geçebileceğine ilişkin mesajlar da veren bu ses, aslında biraz daha gür çıkarsa, ülkedeki dengelerin bir anda değişmesi söz konusu olabilir.

Haziran’ın yaktığı ateş yani HAZİRAN ALEVİ işçi sınıfını da sararsa, AKP iktidarının işi oldukça zor girer. 12 yılda kurmaya çalıştıkları diktatörlük tepetaklak oluverir.

Sınıf isterse olur,

Sınıf isterse değiştirir,

Ve sınıf, kardeşleriyle elele omuz omuza mücadeleyi örgütlerse başarı kazanır. Tekil olarak ne sınıfın ne de bir başkalarının kazanma şansı yoktur, kalmamıştır.

 

O zaman, sırada HAZİRAN ALEVİ’nin büyütülmesi var. 

Bu yazı toplam 171 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi