DAHA DA SÜRER BU KONU
Bu hafta iki konuya değineceğim.
Biri yine eğitim, diğerini okuyunca öğrenelim.
Okullar iki hafta önce açıldı, üçüncü haftadayız.
İlk hafta bir hengameyle geçer.
Okul kıyafeti alınır, okul araç gereç sonraki haftaya bırakılır.
Araç gereç dediğim, defter, boya,pergel vs..
Derse göre sayfa sayısı değiştiği için daha sonra alınır.
Buraya kadar sorun yok.
Okulun ikinci haftasında defterler söylendi alındı.
Ardından kitap furyası başladı.
Bu yönde velilerden çok fazla şikayet aldım.
Hemen hemen bütün branş dersleri için kaynak kitap isteniyor.
Öğretmenlerimize, okul idarelerine sözümüz yok.
Çünkü verilen kitapların içeriği oldukça yetersiz.
Kaynak kitap alınması da sorun değil aslında.
Çocuklarımızın eğitim öğretimi için ne gerekiyorsa yapılsın.
Ebeveynler de çocuklarının yeterli eğitim almalarını destekliyorlar.
Bu konudaki büyük problem, istenilen kitapların fahiş fiyatlarla satılıyor olması.
Bir kitabın en ucuz satış fiyatı yirmi beş Türk lirası.
Bu fiyat elli liraya kadar çıkıyor.
Üstelik bir kitabın yanında ayriyeten test kitabı, yardımcı kitap, seçmeli kitap derken fatura epey yüksek oluyor.
Bizim zamanımızda kitapları biz alıyorduk.
Ve yardımcı kitap, destekleyici kitap kesinlikle yasaktı.
İçeriği eğitimi destekliyordu fazlasıyla çünkü.
Şimdi sözde devlet kitapları veriyor...
Verilen kitaplar yetersiz olduğundan dolayı yine her dersin ayrı ayrı , hem de en az iki tane yardımcı kitabı alınıyor.
Devletin verdiği kitapların yetersizliği, farklı bir sektör oluşturdu.
Özelleşme ve serbest piyasa ekonomimize yaslanan, gözü doymazlara rant kapısı açıldı.
Beş liralık materyalleri on katı yükseğine satıyorlar.
Alınması zorunlu ya , yolunacak kaz muamelesi yapıyorlar velilere.
Önceleri okul idaresi toplu alım için anlaşıyorlardı.
Fiyatlar bu denli yüksek olmuyordu.
Fakat bunu kötüye kullanan idareciler yüzünden, okul anlaşmaları ceza yaptırımı ile engellendi.
Okul kıyafetlerinde de durum aynı.
En fazla yirmi lira verilecek bir okul tişörtü, kırk beş liraya satılıyor.
Pantolonu, tişörtü, hırkası yüz yetmiş lira...
İki takım almak zorundasın, üç yüz kırk lira sadece okul kıyafetine vermek zorunda kalınıyor.
Almama alternatifin yok.
Bunun çantası, ayakkabısı, kırtasiyesi de var.
Son dönemde, kırtasiye işletenler ve okul kıyafeti satan mağaza sahipleri köşeyi dönenlerin başında geliyorlar.
En az üç çocuk yapın demek dile kolay.
Bir çocuğun masrafını , çalışan anne - baba zar zor karşılıyor.
Üç çocuğa nasıl yetişsin.
Kadının çalışmaması yönünde , mangalda kül bırakmayan kıt akıllı tuzu kuruların diline kolay.
Kadın, hele anne ise zaten maddi yetersizlik nedeniyle, çocuğuna daha rahat bir yaşam sunmak için çalışıyor.
Emekli, işçi ve memura yapılan zamlar da ortada.
Kaşıkla verilen, Deli Dumrul vergileri misali kepçe kepçe geri alınıyor.
Piyasalar hareketli görünüyor.
Tüketim had safhada.
İnsanlar mecburi alışveriş yapıyorlar ve üstelik kredi kartlarıyla...
O kadar çok serzeniş ve şikayet geliyor ki vatandaşlardan, ebeveynlerden...
Hatta bu şikayetlerini Bimer'e de yazdıklarını söylediler.
Velhasıl kelâm; serbestliği mi kaldırırlar, kontrol mekanizmalarını mı geliştirirler bilemem.
Kandırılmaktan değil de kazıklanmaktan bıktı halk!
Refah günler dilerim efendim...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.