BÜYÜK ÜLKE OLMAK!
Instagram’a ansızın erişimin engellenmesi öylesine sıradan geçiştirilecek bir şey değildir.
Yapılan araştırmaya göre Türkiye’de Instagram’ın 58 milyon civarı kullanıcısı var.
Sanıldığı gibi Instagram öylesine vakit geçirmek, arkadaş bulmak falan gibi kullanılan sadece sosyal bir mecra değil.
Instagram üzerinden kayda değer oranda ticaret yaparak gelir sağlayan bir kesim var.
Geçtiğimiz cuma günü sansüre sansürle karşılık verilerek kapatılması sonrası Instagram’da günlük kaybın 1,9 milyar TL civarında olduğu açıklandı.
Açılmaması halinde ekonomik zayiat katlanarak devam edecek.
Instagram’da işin bir diğer yönü ise vatandaşın iletişim hakkının yok sayılarak kapatılmasıdır!
Dünyada sosyal medyayı yasaklayan veya sansürleyen ülkeler bellidir.
İran, Rusya, Çin, Bangladeş, Suudi Arabistan, Kuzey Kore, Tunus şeklinde sıralanıp gidiyor.
Türkiye’de sıralamada yer almakta.
Bu ülkelerde sosyal medyaya erişimin engellenmesi ve yasaklanması gerekçesi aşağı yukarı hep aynıdır; ülkenin milli çıkarları, değer yargılarına saldırı, hassasiyetlere saygısızlık!
Bu arada sormak gerekiyor değerler, hassasiyetler kime ve neye göre belirleniyor?
Tabi ki toplum adına zararlı olan, terörü, uyuşturucuyu, ölümü, şiddeti savunan her türlü sosyal medya sayfaları kapatılmalıdır.
Kimsenin itirazı yok.
Ne var ki hakları anayasal koruma altında olması gereken insanların iletişim ve basın özgürlüğü siyasal iktidarca keyfi olarak veya kendi düşüncelerine uygun görmediklerinden kesilmesi antidemokratik tutumun sonucudur.
Ülkeyi yönetenler toplumun tamamı adına hakkaniyetli, tarafsız ve yasalara koşut hareket etmelidir.
Devlet kimsenin babasının tapulu malı olamaz.
Hiç kimsede devletin sahibi değildir.
Seçimle iş başına gelenler yasalarda belirlenen sürelerde kanunlara ve anayasaya bağlı kalarak ülkeyi yönetir.
Başka bir seçimde kazanırsa devam eder kaybederse çeker gider.
Ancak bu arada devlet mekanizmasında devamlılığa bağlı şekilde işlemeye devam eder.
‘’Ben seçildim benim istediğim şekilde herkes yaşayacak, nefes alacak’’ tutumu tamda faşizmdir!
ABD’de başkanlık görevi süresi 2 dönemdir.
Görev süresi biten başkan bir daha aday olamaz.
Aday olmak için anayasayı değiştirmeye yeltenemez.
Zira ABD’de de devlette devamlılık önceliklidir ve sistem asla kişiye bağımlı değildir.
Ondan dolayı zaten özgürlükler her açıdan geri kalmış, içine kapalı, tek adamla yönetilen ülkelerin fersah, fersah ilerisindedir.
Demokrasinin olmadığı yerde yasak, baskı ve karanlık var.