AKP’nin ‘akil’ isimleri

AKP’nin ‘akil’ isimleri

 

 

AKP’deki ‘Akil Adamlar’ diye sorduğunuzda ilk sıralara yazacakları isimlerin başında eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gelir.

Kehanetleriyle ünlü olan Arınç’ı, halkımız kameralar karşısında ağlama görüntüleriyle anımsar.

O Arınç, 7 Haziran'da AKP'nin tek başına iktidara gelememesiyle ilgili olarak yine buyurmuş ve "Nimetin kadrini kıymetini çok bilememişiz ki, millet bize bir şefkat tokadı vurdu. Gururlanma, kibirlenme, senden büyük Allah var dedi. Millet, bize şefkat tokadını vurduysa kızamayız" demiş.

Haksız değil, ama söylemekte geç kalmışlığı da ortada.

Kendilerine siyaset için düstur edindikleri yöntemler apaçık ortada. Hal böyleyken, içlerindeki çürük elmaları kamuoyu önüne atmamak için çok çaba harcadılar.

Şimdilerde ise AKP’nin tutkalındaki erimeler dolayısıyla ‘çatlak ses’ olarak anılmaya başladılar.

Fransız komutan Napolyon’un  ‘’Savaşlardan korkmuyorum ama imtihandan korkuyorum’’ ve ‘’İmtihana gir dedikleri zaman ayaklarım titriyor’’ sözlerini kendi durumlarına uyarlayıp,  siyasetçinin imtihanının da seçim olduğunu anımsatma gereği duymuş.

Neden acaba ?

Kurulduğundan bu yana girdiği her seçimden oyunu yükselterek çıktığı açıklanan AKP kadroları acaba bu sınavda yeterli düzeyde başarı sağlayamayacağını şimdiden gördü de, bu durumu içerideki akil adamların deklare etmesi mi isteniyor ?

Bence, sarayın siyasi inadına karşı söz söyleyebilecek parti içi akil isimlerden biri Bülent Arınç olduğu için, bu konudaki dillendirme de ona düşmüş durumda.

Bir benzetmesi daha çok ilginç.

Diyor ki;

‘’Erzurumlu pehlivanın da seçim dense ayakları titrer. Biz altın kemer sahibi başpehlivan gibi başarıyla çıktık. 7 Haziran'da bir şey olmadı. Ama 7 Haziran Kırkpınar güreşlerinin başpehlivanı da biziz. Kendimizi 1 Kasım’da da beğendirmeye çalışacağız.’’

Milletin şefkat tokadını yiyen AKP, içerideki akil adamların önerilerini bu kez pek dikkate alacak gibi görünmüyor. Çünkü, sarayın baskısına artık o akil adamlar ve AKP’nin merkezi yapısı da dayanamıyor.

AKP içindeki akil olanlar ya da olmayanlar, hepsi bir mağrur ki, sormayın gitsin. ‘’Ülkeyi yönetirken iktidardan düştüler ve zayıf zamanları diye sevinmesinler’’ açıklamasıyla adeta aba altından sopa göstermeye devam ediyorlar.

Ve dışarıya dönük mesajlarında da,

‘’Birbirimize düşmeyeceğiz. Bizi birbirimize düşürüp de ellerini ovuşturmaya çalışanlar var. Allah'ın izniyle bu yola aynı şekilde devam edeceğiz" diye konuşarak, meseleyi yine beşeri bir anlayışla değil, uhrevi bir dayanışma içinde çözeceklerinin ya da çözmeye çalışacaklarının mesajını da veriyorlar.

Kısaca, AKP’nin akil isimlerinin en önemli projesi, yine siyaset-din ilişkisindeki tutkalın gücünü artırmak. Bunu da, korkutarak ve yoksullaştırarak yapmayı sürdürüyorlar.

 

Çünkü, 1 Kasım’dan sonra her şeyin değişebileceğini herkes gibi onlar da görüyor. Akil adamların siyaseten pompalamalarına rağmen…

Bu yazı toplam 195 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi