Bugün 8 Mart Dünya Çalışan Kadınlar Günü.

Kadınlar iş yerinde, evde hayatın tüm yaşam alanlarında hem anne, hem eş, hem de üretime aktif katılım sağlayan bireylerdir.

8 Mart Kadınlara altın tepside bahşedilmiş  bir gün değildir!

Yaklaşık 150 yılı aşkın süreden beri kadınlar vermiş oldukları mücadele sonucu elde etmiş oldukları hakları daha ileri götürmeye kararlı olduklarını her alanda göstermektedir.

8 Mart 1975 yılında Birleşmiş Milletler Örgütü almış olduğu bir kararla 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü olarak tarihe geçmesini sağlamıştır.

Çalışan kadınların verdiği tarihsel hak mücadelesi sonucunda uğramış oldukları şiddet ve ayrımcılık ne yazık ki azalmamıştır.

Aksine kadına yönelik şiddet ve cinayetler artarak devam etmektedir.

Pek çok yerde kadın çalışanla erkek çalışan arasında aynı işi yapmalarına rağmen ücret konusunda eşitsizlik yapılmakta.

Ülkemizde 11 milyonu aşkın kadın çalışma yaşamından dışlanmış durumda.

Bugün resmi verilerde ortaya konan kadınların erkeklere oranla daha fazla işsiz olduğu gerçeği ile karşı karşıya olduğumuz bir gerçektir.

Geniş tanımlı işsizlik rakamları ülkemizde neredeyse her üç kadından birinin işsiz olduğunu göstermektir.

Ekonomik olarak güçsüz kalan veya güçsüz bırakılan işsizlik tehditi altında kalan kadınlar, iş yerlerinde, sokakta ve toplumsal yaşamda ayrımcılığa uğraması çok şaşırtıcı değil.

Ayrıca kadına yönelik bazı dini cemaatlerin sosyal medya veya televizyonlar aracılığıyla yapmış oldukları telkinler veya propagandalar  baskıya, şiddete dönüşüme zemin hazırlamaktadır.

Bütün bu olup bitenlere karşı iktidarın sessiz ve seyirci kalmış olması kadına yönelik şiddeti ve baskıları artırmaktadır.

Sonuç olarak kadını sadece 8 Mart’ta değil yılın her günün de fark etmek, ona değer vermek kadını üretime teşvik etmek, yasal hakları konusunda bilinçlendirmek toplumun tüm kesimlerinin ortak amacı ve hedefi olmalıdır.

Kadını korumayan devlet ve aile yapısı  ayakta kalmaz.

Ortalıkta olur olmaz din iman tartışması yapan kesimlere karşı kadını korumayan devlet ve toplum aileyi ve çocukları birarada tutamaz.

Sadece kadına değil tüm canlılara yönelik şiddet konusunda tepkisiz ve tavırsız kalınmamalı.

Şiddet nereden ve kimden gelirse gelsin ona karşı tepkimizi göstermeliyiz.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun.

Sevgisizlik önce kadını öldürür daha sonra toplumu ve insanlığı çürütür.

Bütün bu uyarılara ve tepkilere rağmen kadına yönelik şiddet ve saldırılar eğer devam ediyorsa bizi bekleyen ciddi sorunlar var demektir.