ZİHNİMİZDEKİ HAPSİHANE!
Hangi görüşten, inançtan ve yaşam tazından olursak olalım içinde olduğumuz anlayışı muhafaza etmek adına çevremize kalın duvarlar örüyoruz.
Hem de en sağlamı ve korunaklısından!
Kendi düşüncemizi, yaşam formumuzu böylece korunaklı hal getirdiğimizi sanıyoruz.
Harfiyen doğru olduğuna inandığımız şeyleri savunmak adına böyle yalıtımsız bir seçeneğe yöneliyoruz.
Oysa gerçekte kendi kendimizi öteki farklılıklardan izole edip yalnızlaştığımız bir hapishanenin tamda içindeyiz.
Bu gerçeğin farkına bir türlü varamıyoruz.
Kendisinin mensubu olduğu düşünce veya inancın tek doğru olduğuna inanlarda hiç kukusuz bu hapishanelerin müebbet mahkûmlarıdır!
İnandığı veya savunduğu şeyleri olduğu gibi yaşatmak, korumak, muhafaza etmek adına zihnimizde işte bu kalın duvarlar ve hapishaneleri var ediyoruz.
Benim fikrim, yaşam tarzım, inancım veya inançsızlığım tek doğru ve asla tartışmaya kapalıdır demekte yeni düşüncelere kapalı olmanın sonucudur.
Oysa yaşam çok renkli, çok farklı ve çok denklemlidir.
Ne sen doğrusun nede ben yanlış tamda buna uygundur!
Bir düşünce üzerine tartışmak ve konuşmak, yeni fikirler ifade etmek olsa olsa beyinlerini özgür bırakmış insanlara özgü bir şeydir.
Yüzyılların imbiğinden damıtılarak gelmiş olan insanlığın tarihsel, kültürel ve ekonomik gelişiminde zaten onların katkısı büyüktür.
Demokrasi, insan hakları, özgürlükler gibi temel insani değerler ve kavramlar beyin çeperlerine duvar örmeyen insanlara özgüdür.
Biat kültürüne sıkı şekilde bağlanıp aklının kontrolünü başkalarına emanet edenler düşünen ve sorgulayan bireyler değildir.
Onların tabir yerindeyse robottan farkı yoktur.
Zihnimizde ötekileştirdiğimiz, yok saydığımız insanları anlamak gerekiyor.
Benim doğrum tektir anlayışı saplantıdan başka bir şey de değildir.
Doğru kime, neye, niçine göre diye sorularına yanıt bulduğumuz zaman anlam ve önem taşır.
Zihnimizdeki oluşturduğumuz karanlık hapishaneleri yıkalım.
Konuşmaktan, tartışmaktan, dinlemekten, diyalog kurmaktan asla çekinmeyelim.
Tabi kendi kendimize değil!
Belki de sizden veya karşıt olarak gördüğünüz insanlarda çok şeyler öğrenecek, ortak bir noktada buluşabileceksiniz.
Yaşam ancak ortak anlamda var edilen bakış açsıyla, ortaya konulan eylem ve söylemle güzelleşir.
Geçen bir yerde okudum:
‘’Özgür ve iradeli kişiler (nasıl, ne tarzda, hangi biçimde yaşamak istediklerine dair) bu tür seçimleri kendileri yaparlar. Bu onlara başkaları tarafından dikte edilmez. İrade sahibi birey ne atomist ne de kuralsızdır ancak yaratacağı ya da içerisine dahil olacağı ilişkileri kendi seçimleri ve gönüllü sözleşmeye dayanarak yapar…’’
Aynen öyle!