YAZAR KİME DENİR?
Şu aralar Mihail Şolohov'un (1905-1984), ‘Vatan İçin Dövüştüler’ isimli kitabını yeniden, bir kez daha okumayı planlıyorum.
Mihail Şolohov, 1942-43 yılları arasında Sovyetler Birliği sırasında Don bölgesinde yaşanan savaş ve çatışmaları kendisine has ve sanki o anlarI yaşatıyormuşçasına mükemmel bir dille anlatmış.
1965 yılında Nobel Edebiyat Ödülü verilen Sovyet yazarı Mihail Şolohov'un 2. Dünya Savaşı'nın yıkımını, insan ve toplumsal ilişkilerini anlatan romanını herkesin okumasını tavsiye ederim.
Tabi yazarlık çok ayrı ve istisnai bir durum.
Herkeste olmayan bilgi, birikim ve hayal gücüne sahip olunması gerekiyor.
Bu anlamda yazarlar sahiden özel insanlardır.
Tabi her kitap yazdım diyen değil.
Günümüzde saçma sapan ve parayla bastırılmış o kadar çok kitap var ki.
Konuyla ilgili kaynak gösterilmiyor, arakladığı tüm bilgileri sanki kendi araştırmasıyla elde edilmiş gibi ifade ediyor.
Ve gerçekten berbat, saçma sapan kelimeler kullanıyor.
Okumaktan hep imtina eden kimileri ise bunları kitap sanıyor.
Oysa bunlar kitap görünümlü, edebi değeri olmayan kâğıt parçasından ibarettir.
29 yıldır aktif gazeteciyim, 1996 yılından itibaren çeşitli gazetelerde günlük köşe yazılarım var.
Ve halen gazetede günlük yazılarıma devam ediyorum.
Bir süre sonra kitap yazmaya karar verdim.
2020 yılında, ‘Gördüm, Duydum, Yazdım’ ve 2023 yılında ‘Bir İstanbul Hikayesi/Tasula’ isimli iki kitabım var.
Üçüncü kitabım için çalışmalarım sürüyor.
Kitaplarımı kendi yazım dilimle kaleme almaya çaba gösterdim.
Bu iki kitabımdan çok önce 2005-2009 arasında gazeteci Yılmaz Işık ile birlikte, ‘Gebze’de İz Bırakanlar’ başlıklı 3 adet kitabımız var.
Gebze’de yaşamış çeşitli isimleri anlattığımız bu kitaplar şimdi gerçekten bulunmaz bir hazine gibi.
Kitaplara konu olan ve o sırada yaşayan kişilerle yüz yüze görüştük ve geçmişe dair düşüncelerine aktardılar.
Yakın bir süre önce kaybettiğimiz GTO kurucu başkanı İbrahim Başaran, PTT müdürü Halit Demir, muhtar Yüksel Sancakoğlu, Gebzespor kurucu başkanlarından Aziz Saka, Gebze Verem Savaş Derneği Başkanı Mehmet Tevfik Özmen çok kayda değer şeyleri ‘Gebze’de İz Bırakanlar’ kitabımız için anlatmışlardı.
Kitabı değerli kılanda özgünlüğüdür.
Hani önüne gelen nasıl kendisini ‘gazeteci’ olarak tanımlıyorsa benzer şekilde kimileri de içi boş adı kitap olan şeylerle ‘yazar’ havası atmaya çalışıyor.
Her şeyde olduğu gibi yazarlık emek, bilgi, birikim gerektiriyor.
Derler ya ‘’Boş çuval dik durmaz’’diye okuma, yazma fukarası olanlardan yazar olmaz!