Aktan Uslu

Aktan Uslu

Ufuk Acay’a o süreçte o ziyaret ahlaksızlıktır, hadsizliktir…

Ufuk Acay’a o süreçte o ziyaret ahlaksızlıktır, hadsizliktir…

40’ncı yılının üzerine ilk birinci haftasını geride bırakmak üzere olduğumuz 12 Eylül askeri darbesi ve zihniyeti sendikaları..

Bir sezon Gebzespor ile BAL’da aynı grupta mücadele eden İstanbul İFA Spor ve Bursa’nın amatör takımlarından Dinamo Meskenspor’un da aralarında bulunduğu kimi spor kulüpleri..

Bu arada Dinamo Meskenspor’u yakan iki kelimeli adının ilk kelimesi oldu. Semt solcu, lakabı da “Dinamo” olunca 12 Eylül’ün yasakçı zihniyetinden kurtulamadı.

Bu arada çocukluğumun geçtiği, Deniz Gezmiş’in ve ailesinin yaşadığı, dönemin “Küçük Moskova” diye tanımlanan mahallesi Üsküdar, Selimiye’nin takımı Selimiyespor’da dönemin yönetimi Allah’tan kulübün önüne bir isim daha koymamış. Kesin sol temalı bir isim olur ve o dönem, kapatılırdı.

İFA Spor’un ifaspor.org adlı sitesinin “Hakkımızda” adlı bölümünde 1980 yılında kurulan Aytaç Spor adıyla kurulan kulübün o dönemi, ilgili paragrafta şöyle anlatılıyor:  

12 Eylül Askeri darbesinin baskıcı rejiminin haksız uygulamalarından Kulübümüzde nasibini almış ve maalesef 1983 yılı başında Kulüp binamız basılarak tamamı sportif malzeme ve sporculara ait dökümanlara hiçbir gerekçe gösterilmeden el konularak Kulübümüz kapatılmış ve Kulüp Başkanımız Rüstem Atam ve Kulüp Genel Sekreterimiz Şaban Karatay tutuklanarak götürülmüştür.”

Kulübün o dönem kapatılma gerekçisini galiba ve hala kulübün o ve bu dönemki yöneticileri de bilmiyor. Google Baba’ya, “Aytaç solcu bir isim mi, ülkücü bir isim mi…” gibi taramalar yaptım. Google da bilmiyor. Yine aynı taramadan birçok solcu ve sağcı şahsiyetin adı ve soyadı olarak çıkıyor. O kulübün niye kapatıldığına dair, kanaat bile edinemedim.

Kulüp bugünkü ismini inandığı zihniyete atfen, “Bir işi yerine getirme, yapma” anlamına gelen ifa kelimesinden alıyor. İç saha maçlarından, Çayırovaspor dahil çekmeyen kalmadı. Hatta yine Gebzespor, Çayırovaspor ve Sultan Orhanspor; kısaca bizimkiler ile aynı grupta yer almalarından sebep; İstanbul Leventspor Kulübü Başkanı Mehmet Şenozan veya yönetiminden bir ismin bir maç öncesi sohbette İstanbul Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu’na, “İFA Spor ile aynı grupta yer almak istemiyoruz” serzenişi olduğunu duydum. İllallah etmişler.

Gebzespor ile aynı grupta eşleştiklerinde, Gebzespor ile iç saha maçlarını cezalı süreçlerinde, Adapazarı’nda ve seyircisiz oynamışlardı. Tribünde yöneticilerinden birinin her korner veya serbest vuruş kazandıklarında atış öncesi “Allahu ekber” diye bağırıp netice alınmazsa, “Topu hamile bırakacak” derecede sözel tepkisine sıklıkla tanık oldum. Ve naçizane şu tespitte bulundum: “12 Eylül’den herkes payına düşeni bir şekilde almış.”

Velhasıl kelam o süreçte halka çatısı altında bir araya gelecek sivil toplum örgütü bırakmayan o zihniyet karşılığında alternatif olarak hemşeri dernekçiliğini getirdi.

İşte o zihniyetin iteklediği bir yapılanma olarak hemşeri derneklerinin bugünkü durumunu değerlendirirken, “Öylesi bir zihniyetin böylesi bir projesinden, 40 yıllık sürecin ardından ‘enkaz’dan başka ne beklenirdi ki” demek mümkün…

**

Dünkü yorumumda bir pasaj olarak değindiğim mevzuya dönünce.

Kars İli Selim İlçesi Benliahmet Köyü Derneği kurumsalında bir hemşeri derneğinin..

AKP Darıca İlçe Teşkilatı kurumsalında bir siyasi partinin ilçe teşkilatına..

Ziyaret günü itibariyle AKP Darıca İlçe Başkanı ve başkan adayı Avukat Ufuk Acay şahsında kongre sürecinde, hemşerileri ve köylüleri dahi olsa bir adaya…

Ziyareti neden yanlıştır?” sorumun yanıtını kısmen yukarıda verdim zaten.

Hele ki AKP Darıca’nın diğer AKP Teşkilatları’na rağmen o süreçte sancılı bir süreci ve Murat Arslan şahsında ikinci bir başkan adayı varken, abartmıyorum: O süreçte o ziyaret AKP Darıca İlçe Teşkilatı’nın üyeleri ve delegeleri şahsında teşkilatın tabanına saygısızlıktır.

Sözüm ona bir “sivil toplum örgütü” hemşerilerine, köylülerine destek ziyaretinde bulunuyorum diye bir partinin teşkilatının kongresinde yönlendirme gibi bir hadsizliği sergilemiştir.

**

Gebze Bölgesi’nde geride kalan yerel seçim döneminde de başta seçimin çok iddialı ikilisi AKP ve CHP’nin meclis üyeliği aday listesinde de hemşericilik ve hemşeri derneklerinin etkisinin olduğu..

Bölgenin Gebze, Darıca, Çayırova ve Dilovası ilçe meclislerindeki kimi zevatın hal, tutum ve tavırları ile kendisini hissettirmektedir.

İsim belirtmeyeceğim. Kimseyi rencide etmek istemem. Derdim kişiler değil sistem ve sistemin yansımaları, etkileme alanları.

Her dört ilçenin meclisinde de niteliği değil “Nereli” olduğu ön planda tutularak aday gösterilen çok sayıda üye var.

Bir de hemşeri dernekleri marifetiyle alt kimlik tarafından yapılan müdahalede o ilin veya ilçenin hangi isminin listeye verileceğinde belli olan etkense, para. Yani siyasi partinin meclis üyeliği listesinde hangi ilin adayına kaç kontenjan hakkı tanınıyorsa, o kontenjanı hangi oralıların dolduracağını ekonomik güç belirliyor.

Öyle ki belediye başkan adayı, seçilmesi durumunda her iş kolundan mühendisi, İSG’cisi, hukukçusu…gibi kadroyu, hemşeri derneklerinin kendilerine dayattığı adayın niteliğinin ağırlıklı esnaf, inşaat mühendisi olmayan müteahhit, KOBİ boyutlarında girişimci olmasından sebep o kent için hayati önem taşıyan kadroyu dolduramıyor.

**

Hâlbuki para denilen hayatı sürdürmemize yarayan kağıt ve demir parçası, amaç değil araç olmalıdır. Para, alışveriş ve temel ihtiyaçların giderilmesi harici yerlerde bir şekilde kullanıldı mı, kirletir.

Ancak gel gör ki 12 Eylül zihniyeti ahlaken ne var yok eritip çürüttü ki..

Bizim mesleğin de öyle içine etti ki. Üstelik aktif siyasetçilerin hele ki acemilerinden demeç dahi alsan demeci verdikten sonra, “Borcum kaç lira?” diyor.

Ya da “pazarlık” yapacak ya uyanık! Önden soruyor: “Bana kaç liraya olur?”

Bizim mesleğin ahlaksızları ortamı öyle bir kirletmiş ki, o aktif siyasetçi dahi haberlerin, haberin içinde yer alan kişi, kurum, vesaire tarafından para ile yaptırılan bir şey olduğunu sanıyor.

Her birine ayrı teşekkür ederim ki şahsımın haberciliğine yönelik övgü sahipleri.

En hoşuma gidenleri ise, “Senin gibi düşünmüyorum. Zıt kutuptayım ama haberciliğine saygı duyuyorum” şeklindekiler.

Ama teşekkürü hak edecek hiçbir şey yapmıyorum ki. Sadece, naçizane işimi yapmam gerektiği gibi yapıyorum.

İşte ortam o kadar kirlendi ki bildik tanımla, yolda cüzdan bulup karakola, zabıtaya teslim edenin yere göğe sığdırılamadığı, haber konusu edildiği.. bir dönemdeyiz.

Çözüm ise nesli topyekûn temizleyip yeni bir nesli sıfırdan üretmekte. Yorum, 700 kelimenin üstünde seyrettiği için an itibariyle, bu konudaki projemi bu yorumda paylaşmayacağım.

Çayırova Belediye eski Başkanı Ziyaettin Akbaş, Çayırova Ordulular Derneği eski Başkanı Recai Sırtbaş ve aklıma gelirse birkaç kişi daha üzerinden olması gereken hemşeri dernekçiliği üzerine değerlendirmede bulunmak için de, bir başka yorumuma saklayım.

Benliahmet Köyü Derneği yönetiminin AKP Darıca İlçe Teşkilatı’na üstüne basarak söylüyorum ki o zaman diliminde.. - doğru zaman kongre sonrasıydı-

yaptığı ziyaret ve siyasete müdahale, siyasi ahlaksızlık, hadsizliktir.

Haberleştirilmesi, aynı 12 Eylül zihniyeti ve AKP’nin de sıklıkla uyguladığı, ahlaksızlığın meşrulaştırılmasıdır. Toplumda kabul edilirliğini sağlama çabasıdır.

Beni zehirleyemediniz, zehirleyemeyeceksiniz. Ret ettim, ret ediyorum.  

**

Kahvehane gibi işlettikleri derneklerde kahveci esnafı ile haksız rekabette olmakla birlikte ülkenin vergi geliri kaybına da neden olan..

Dayanışıyoruz palavrasıyla çayına kahvesine de olsa hemşerinin hemşeriyi “keklediği”

Hala kent olamadık. Kentliyi ayrıştırarak bugünkü tablonun etki listesinde şüphe yok ki birinci sırada yer edinen tek tük istisnalar hariç hemşeri dernekleri..

Hadi il dernekleri bir derece anlaşılır ama köy dernekleri ile sadece kentte yaşayanları değil kentte yaşayan diğer hemşerilerini de birbirinden ayrıştıran, kopartan..

Hemşeri dernekleri çeki düzene girmedikçe, artık kabak tadı vermiştir, vermektedir.

**

Ufuk Bey ile, nihayet bağlıyorum.

Üstelik hukuk fakültesi devirmiş Avukat Ufuk Acay, o ziyaretten önceden haberli ise, vay halimize. AKP kurumsalında iktidar partisi ilçe teşkilatı, üstelik ikinci kez, kimlere temsil edilmiş.

Acay için de sürpriz olduysa, Acay’a diyecek hiçbir sözüm yoktur. Belki de içten içe o da isyan etmiştir, öyle de olmasını umarım diyorum.

Başka da bi’şi, şimdiki zaman için demiyorum.  

Bu yazı toplam 1150 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Aktan Uslu Arşivi