TERÖRÜN PANZEHİRİ DEMOKRASİ..!
Yaşadığımız gezegen içerisindeki insani değerlerle güçlüdür.
Uzunca bir süredir barış, demokrasi ve özgürlük sözcüklerini duymaz olduk.
Kuşkusuz yaşadığımız dünya epey zamandır derin bir krizin içerisine doğru sürükleniyor.
Şüphesiz bizim krizimizle diğer ülkelerin arasında benzerlikler var.
Ama iddiam o dur ki, bizim krizimiz ile kürüsel kriz birbirinden oldukça farklı.
Bu konuyu sonraya bırakmak istiyorum!
Birbirimizi sevmezsek bile, aynı gezegende olduğumuzu fark etmeliyiz.
Bu yüzden tüm insan türü, aynı “kader ortaklığı”nda birleşiyor.
Çünkü aynı ekolojik yada ekonomik sonuçların yada nükleer silahların yol açtığı tehlikeleri paylaşıyor.
Bu gerçeklik ortak bir bilince varılmasına yol açmalı.
Oysa tam tersi, hüküm sürüyor.
Yaşadığımız coğrafya uzun süredir içinden çıkılmaz noktaya doğru savruluyor.
Buna önceki akşam Ankara’nın en korunaklı yerinde öldürülen Rus Büyükelçisi örnek gösterilebilir.
Bu saldırı sadece yabancı bir ülkenin Büyükelçisine yapılmış değil.
Sonuçları itibariyle ülkemize yapılan saldırıdır.
Silaha ve savaşa ayrılan bütçeler insanların ve ülkelerin yoksullaşmasına neden olmakta.
Arap baharı en çok bizi ve bizim gibi komşu ülkeleri vurdu.
Sokaklarımızda binlerce Suriyeli yaşıyor.
Her biri yaşama tutunmaya çalışıyor.
Sokaktaki insan karnını doyuramazsa ne yapmak zorunda kalır!
Bunun cevabını hepimiz pekala biliyoruz!
Ancak umursamaz halimiz var.
Önce herkesin düşünme ve ifade özgürlüğü garanti altına alınmalı.
Konuşulamayan her sorun şiddet olarak karşımıza dikiliyor.
Bunun bedelini hep birlikte hem de çok ağır ödüyoruz.
Terör örgütleri bu boşlukta kendine alan açıyor.
Bu yüzden teröre karşı demokrasi talebimizi yükseltmeliyiz.
Aksi halde hepimiz bu karanlığın esiri haline geliriz.
Henüz geç kalınmış sayılmaz.
Yanlıştan ve hatadan dönmek erdemliktir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.