Operasyon ve geçici sonucuyla IŞİD'e yeni bir alan açıldığı unutulmamalıdır.   
   Bugüne kadar hep hapishanedeki IŞİD militanları konuşuldu. Ama, içeride olmayan binlercesi o coğrafyada elini kolunu sallayarak geziyor.
   SGD'nin boşalttığı alanı kim dolduracak dersiniz ?
   Bekletip, bakıp göreceğiz...
   Ama, daha önce gördüklerimizi bir gözden geçirmekte yarar var. Çünkü, 2011'den beri yürütülen politikaların Türkiye'ye çıkardığı faturalar oldukça ağır oldu.
   Ne mi oldu ?
   Sıralıyorum...
   Yakılan, yıkılan harap bir komşu ülkemiz var artık.
   O ülkeden gelen 4 milyona yakın sığınmacınız da var. (Bazıları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da oldu)
   Sınırımızda on binlerce El Kaide ve IŞİD militanı konuşlandı.
   Çeşitli cihatçı gruplardan oluşan binlerce üyeli ESO ile resmi ittifak yapıp, dost olduk.
   IŞİD, El Nusra, HTŞ, Ahraruş Şam ve benzeri örgütlere katılıp dönen binlerce Türkiye vatandaşımız var artık.
   Bölge ülkeleriyle olan ilişkilerimiz artık enkaz haline gelmiştir.
   Çatışmaların boşluğunda önemli bölgesel aktör haline gelen Kürtler'in siyasal kazanımlarını ortadan kaldırmak için yapılan askeri harekatlarla komşu bir ülkenin topraklarında fiili bir yapılanma oluşturulmuştur.
   Hal böyleyken, 24 Ağustos 2016'da başlayıp 29 Mart 2017'de sonlandırılan Fırat Kalkanı, 20 Ocak 2018'de başlatılan ve Temmuz 2012'de özerlik ilan edilen Afrin Kantonu'na girilerek 58 gün sürdürülen Zeytin Dalı ve son olarak da Barış Pınarı Harekatı, ülkeye neler kazandırdı ve neler kaybettirdi, bunu iyi görmek lazım.
   Çünkü, dış politikanın bundan sonraki seyrinde, Ortadoğu coğrafyasında isteyerek ya da istemeyerek yaratılan kazanım ve de kayıplar çok etkili rol oynayacak.