Cengiz Akgün

Cengiz Akgün

SİYASET-GÜÇ-İMTİYAZ

SİYASET-GÜÇ-İMTİYAZ

Ülkemizde siyasetçi bir şekilde kaptığı koltuğu daha sonra bırakmamak adına her türlü yolu dener.

Parti değiştirir olmazsa siyasal düşüncesini bile değiştirir!

Yeter ki vekil, belediye başkanı falan olarak kalsın!

Önceki gün AKP’ye katılanlar gibi!

Hasbelkader bir yere gelenler için siyaset güç ve imtiyaz demektir!

Halkın oylarıyla, demokrasinin sayesinde seçilen kimileri bir süre sonra ‘küçük dağları ben yarattım’ psikolojisi ile ne halkı, ne demokrasiyi takmamaya başlar.

Hatta demokrasiyi ortadan kaldırmak için çaba bile gösterir.

Demokrasinin gereği halk adına emanetçi olarak oturduğu koltuğu yaşadığı güç zehirlenmesi sonucu terk etmemek adına anti-demokratik her yola başvurur.

Dünyanın birçok ülkesinde bu tür şeyler yaşanmıştır.

Ne var ki dünyanın ileri demokrasilerinde durum hiçte böyle değildir.

Mesela başkanlık sisteminin olduğu ABD’de seçimlerle göreve gelen başkan 2 dönem seçilme hakkı vardır.

2 dönem sonunda mevcut başkan isterse toplumu yüzde 90 tarafından destek görsün o görevi bir daha yapamaz.

Şuna kadar 10-20 yıl görev yapan tek bir ABD başkanı yoktur.

Keze yine İngiltere, İtalya, Fransa, Almanya gibi gelişmiş demokrasilerde kaybeden siyasetçi siyasete veda eder, köşesine çekilir.

Kısaca, politika demokrasiyi içselleştirmiş bu ülkelerde uzun yıllar yapılacak bir görev olarak kabul görmez.

Avrupa’da yaşayan bazı dostlarımız, arkadaşlarımız anlatıyor, diyorlar ki “Bizim bölgenin belediye başkanı seçimi kaybettikten sonra siyaseti bıraktı ve sıradan bir insan olarak herkes gibi normal bir şekilde yaşantısına devam ediyor..”

Bizim ülkemizde öyle mi?

Koltuğu kapan bırakmak istemiyor!

CHP’ye 13 seçim kaybettiren ve hala partinin başına dönmek isteyen Kemal Kılıçdaroğlu en iyi örnektir.

Sağ siyaseti yazmaya bile gerek yok!

Türkiye’de siyaset ne yazık ki köşeyi dönme, güç ve imtiyaz elde etme, statü kazanma aracı olarak orantısız şekilde kullanılıyor.

Tüm bunlardan sonra, “Almanya bizi kıskanıyor” denilmesi de ülkemizde demokrasiden, hukuktan, insan haklarından, eşit gelir dağılımından ne anlaşılmadığının net bir ifadesi değil midir?

Sonuç olarak, umarım bir gün ülkemiz gerçek anlamda demokrasiyi tüm kural ve kurumlarıyla benimseyen, halka sürekli çemkirmeyen, küçük görmeyen, güç zehirlenmesi yaşamayan, milletin oylarıyla millet adına görev yaptığının bilincinde olan, ceketi ile gelip ceketi ile giden siyasetçileri de görür.

Bu yazı toplam 2248 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Cengiz Akgün Arşivi