Sendikal özgürlük yoksa demokrasi yoktur
Bir işçi emekçi kenti olan Gebze Bölgesi’nde Baldur Süspansiyon’daki grev birinci yılına doğru ilerliyor..
Alba Plastik önünde işyerinde bir çalışana yönelik taciz iddiasında bulunulmasının ardından suçlayandan ve destekçilerinden oluşan dört kişinin direnişi devam ediyor..
Konya’da, Çorlu’da, Çerkezköy’de çok sayıda işyerinde ya sendikal örgütlenme sonrası işten çıkartmalardan kaynaklı direnişler..
Ya da greve çıkılsa dahi işverenin grev hak hukukuna aykırı tutum ve davranışları malum.
Sendikaya üyelik, grev ve toplu sözleşme hakkı kâğıt üzerinde Anayasal, yasal bir hak ama sadece kâğıt üzerinde.
Uygulamasına geçilmedikten sonra hiçbir geçerliliği hükmü yok.
AKP Hükümeti’nin bir diğer tanımla iktidarın bu adaletsizliklere karşı bir yaptırımı şimdiye kadar olmadı, bundan sonra da olmayacaktır.
Memlekette sermaye de bir sınıf, işçi de bir sınıf. Sınıflar arası tarafsızlığını koruması gereken veya hiç olmazsa yasaları uygulamayı bekleyen bir iktidarı, bir anlayışı ara ki bulasın.
Konu dönüyor, dolaşıyor. Memleketteki demokrasi anlayışına geliyor.
Herkesin kendince bir demokrasi anlayışı var.
Demokrasi kimine göre türbana özgürlük veya varsa baskı, türbana baskıdan ibaret.
Merkeze emeği, işçiye aldığınızda ise sendikal örgütlenme özgürlüğü, hak ve hukuku önemli bir demokrasi göstergesi.
Ben bu konuda tarafım. DİSK Genel Sekreteri ve Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu’nun sendikal örgütlenme özgürlüğü olmadığı sürece ülkede demokrasi olmayacağına dair tespitine katılıyorum.
Elbette demokrasiyi tek konuya, tek meseleye sığdırmamak kaydıyla.
Yaşanan sorun ve sorunların çözümü ise salt sermayeden değil kendisini etki altında bırakan tüm odaklardan bağımsız bir yönetim anlayışında.
Memlekete yabancı sermaye gelsin de kayıtsız şartsız, tam bir teslimiyet ile mi gelsin?
İspanyol sermayeli Baldur Süspansiyon’un ülkemizdeki Anayasa ve yasa maddelerini çiğneyen tutumlarını göz önüne aldığımızda, sorunun sadece Baldur değil yabancı veya yerli sermayeli çok sayıda işyerinde yaşadığı gerçeği de önümüzde duruyorken…
Sözün özünü yorumun başlığı ile ifade ediyorum: Sendikal özgürlük yoksa demokrasi yoktur.