Aktan Uslu

Aktan Uslu

Pazar Hikâyeleri: Halis Koç ve Çantası

Pazar Hikâyeleri: Halis Koç ve Çantası

Bugün günlerden, malum pazar.

Günün anlam ve önemine uyum sağlamak lazım.

Kendi kendime karar aldım. İstikrarlı olmayacağı riskini göze alarak, her pazar benzer içerikli yorumlarda bulunma kararı aldım. Yani meslek şartları gereği, her pazar yazamayabilirim..

Bir de, ben aslında bu tür anılarımı ileride yayınlamayı düşündüğüm ancak, “Yayınlayamam” diye kanaat edindiğim kitabım için tasarlıyordum.

Sağ olsunlar, eş dost bazen soruyor: “Aktan, ne zaman kitap yazacaksın?

Aslında önemli mesafe kat ettiğim bir kitap çalışmam var.

Kanser illetiyle mücadele edenlerin veya o süreçte onlara eşlik edenlerin sağlıklarına kavuşmak için verdiği mücadeleyi, yaşanmışlıkları dinleyerek, kendi çapında sağlık sistemini de sorgulayan bir çalışma olmuş olacaktı, olmuyor.

Önce, “Her gece evde iki saatimi ayırırım” dedim, olmadı…

15 günlüğüne ya bölgeyi terk eder, bölgede kalsam dahi her türlü iletişimden toplarım” dedim, cıcık. Tutmadı..

Kaldı sepette. Yine de belki bir gün olur diye, tutuyorum kıyıda köşede.

Mevcut hali için harcadığım çabaya, “Heba oldu” diye bir düşüncem” yok.

Çok sayıda kişiyi dinleyerek bir deneyim edindim.

Ancak bir mahcubiyetim oluştu. Birilerine ve birine karşı.

Bir de… Bu yorumda kimseye “atıf”ta bulunma gibi bir durumum asla yok. Onlara da saygı duyuyorum.

Demem o ki, ben bir gün bir kitap yayınlayacak olursam şahsımın ve redaktörlerinin hariç, göz değmemiş bir kitap olacak.

Yani, bugüne kadar yazdığım yorumları kitaplaştırmadım, kitaplaştırmayacağım…

Aslında bu anımda o kitap içindi. Öyle bir kitap yayınlarsam da, bu anım yer almayacak çünkü gözler değdi, değecek.

Ve aslında ben o kitabı da yayınlayamayacağım bu gidişatla.

Ola ki bu yorumun içeriğinde bir kitap yayınlarsam, anı sermayem tükenmiş değil, her bir benzer yorumumda bir eksilmiş olacak.

Öte yandan, 1994’ten bu yana, brütte 26 yıl, nette herhalde 23-24 yılın yaşanmışlıkları var.

Değil anı kitabı yazmaya, birkaç ciltlik ansiklopediye yeter.

**

Halis Koç..

Çayırova Belediyesi CHP Meclis Üyesi. Bu dönem ikinci dönemi ve ikinci döneminde kariyer yükseltti. Bu dönem aynı zamanda Büyükşehir Meclis Üyesi ve Çayırova Meclisi’nde de sözcü.

Hangi ayın hangi yılın meclisiydi net hatırlamıyorum ama Şevki Demirci (2009-2014) dönemi.

Süreç olarak da galiba, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi operasyonlarından birinin olduğu süreç. Ama yanılıyor da olabilirim.

Hangi yerel gündem maddesiydi yine hatırlamıyorum ama sanırsınız ki sanki Çayırova Belediye Meclisi değil Türkiye Büyük Millet Meclisi.

Ortam gerildi.

CHP’li Meclis Üyeleri ile AKP’li Meclis Üyeleri ve illakin Başkan Şevki Demirci;

Partilerinin kurumsalında birbirlerini “HDP/PKK…” üzerinden suçluyor.

Dipnot: Vaka 15 Temmuz 2016 öncesi olduğu için, araya FETÖ henüz sızmamış..

Kimin ne dediğini söylemenin kaydını almak, ses kaydıyla bile namümkün. Her kafadan bir ses çıkıyor.

Elbette önce insanım asla öyle bir şeyi dilemem ama aynı zamanda gazeteciyim.

Fotoğraf makinem sözel şiddetin fiziksele dönüşmesi riskinden ötürü her an çekime hazır halde.

İşte o tartışmalar esnasında Halis Koç hızla öne eğildi.

Ayağının altındaki çantasına elini attı:

Eyvah” dedim. “Tabanca çekecek!”

Ama nasıl bir sürat.

Çizgi roman kahramanı, gölgesinden hızlı silah çeken Red Kit misali.

O derece..

Çantadan; çözüm sürecinden, Diyarbakır’daki konserde Şivan Perwerli malum fotoğraf çıkmaz mı…

İki grup birbirlerini terörle ilişkilendirip suçluyor ya.

CHP’li Halis Koç, AKP’lileri/AKP’yi belgeli suçluyor veya savunma yapıyor!

En iyi savunma biçimi saldırıdır” misali.

Halk/sokak ağzı bağlayım:

Arkadaş, sen en nihayetinde Çayırova Belediye Meclisi kurumsalında bir ilçenin belediye meclis üyesisin.

Üstelik renkli ve A5 ebadında, galiba karton üzerine çıkışı alınmış o fotoğrafın, o çantada işi neydi?

Meclis’te öyle bir tartışma çıkacağını öngördüysen, siyasetçinin de öngörülü olması gerektiği doğrusundan esasla, bu öngörü ötesi.

Bu arada ben hiçbir zaman çalıştığım/çalışacağım gazetelere..

Veya ola ki gazete sahibi olursam kendi gazetemde

Asla ve asla “Yılın en”i vakalarına girmeyeceğim.

Ama ola ki o tarz etkinlikleri savunuyor ve pratikte uyguluyor olsaydım

Gebze Bölgesi ve/veya Çayırova İlçesi’nde yılın en öngörülü aktif siyasetçi ödülü… Tek adayın geçtiği tek kategori.. Bu kategorinin anketine katılanların yüzde 100’ünün oyunu aldı. Alkışlarınızla kendilerini sahneye davet ediyorum: Haaaaaaaalis Koç..

Üstelik sadece bir yıl değil, yıllar boyu!

**

Halis Koç ile ikinci anım, çok taze. Yepyeni.

Çayırova Belediye Meclisi  bu yılki eylül ayı olağan toplantısından.

Bir Çayırova Belediye Meclisi klasiği olarak gündem maddelerinden önce, gündem dışı konuşmalar bölümündeyiz.

CHP Grubu adına Grup Sözcüsü Halis Koç ve çantası, kürsüde.

Yine bir Halis Koç klasiği olarak A4, A5 ebadında dökümanlar peşpeşe geliyor.

Biz Bünyamin Çiftçi’nin milli bayramlara katılımına dair çeteleyi tuttuk…”

Hemen ardından aha da belgesi!

Hangi konuya değinse, 1 Mayıs İşçi Bayramı ve emsal mitinglerde döviz taşıyan aktivist misali..

Ama “Matruşka” tipi olanından.

Döviz içinden döviz, belge içinden belge çıkıyor.

Bu arada çantanın içi, Kadıköy’ün meşhur Salı Pazarı’nda çamaşır satan esnafın tezgahı gibi, darmadağın.

Bir belge ararken diğerini düşüyor. Yere düşüyor. Tek tek toplamakla da uğraşmıyor. Konuşması bitince, topyekun mıntıka temizliği yaptı.

Ben fotoğraf çekimini, ikinciden sonra kestim.

Hayır. İnsan kendisini fotoroman fotoğrafçısı sanıyor.

Akse Mahallesi sınırları içindeki, belediye kaynaklı çevre kirliliği de aynı şekilde belgeledi, çekmemiştim.

Meclis’e başkanlık eden Sadettin Arıkboğa, “Onlar çöp değil moloz” diye yanıt verince, benim ana haberin içinde ara haber diye kafamda tasarladığım mevzuu, habere dönüşüverdi. Ama görsel desteğe ihtiyaç vardı.

Meclis çıkışı belediye binası önünde Halis Koç’tan rica ettim. Kırmadı. Çantayı didiş didiş edip birkaç dakika içinde, belgeyi çıkarttı.

İçten içe, sessiz gülüyorum.

Sesli gülemiyorum, yanlış anlayacak, gıkım çıkmıyor.

Neyse…

Fotoğrafı aldım da, haberi kotardım: “Çöp değil molozmuş” başlığıyla, haberimi yaptım.

Ve kanaat edindim ki..

Halis Koç ve Çantası..

Ayrılmaz ikili.

**

Bu pazarlık bu kadar.

Kesin garanti ve taahhüt etmemekle birlikte, dilerim sürdürülebilirim.

Memleketin kasvetli ortamında..

Cumartesi gününü, dününü malum vakadan ötürü, “İnşallah bugün bana kimse nereli olduğumu sormaz” diye tamamladığım

Memlekette havanın kasvetli, havanın kurşun gibi ağır olduğu bir zaman diliminde

Yüzünüzü bir nebze olsun gülümsetmiş olduysam, ne mutlu bana.

Bu yazı toplam 1379 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Aktan Uslu Arşivi