Marifet, baraj yapmakta değil
Karadeniz, hırçın deniz elbette. Bu hırçınlık insanının karakterini de oluşturuyor. Ayrıca, yöredeki doğa da en az insanı kadar hırçın olunca, doğal afetler ve üzücü sonuçları kaçınılmaz oluyor.
Artvin'de yaşanan son afet olayı iyice sinir bozucu sonuçlar ortaya çıkardığı için bu sütunların konusu oldu.
Yöre insanının HES'ler konusundaki mücadelesini kolluk kuvvetleriyle bastırıp dereleri ve nehirleri sermayeye cennete dönüştürenler, son yağışların ortaya çıkardığı felakette yaşamını yitirenler konusunda rahat mı, huzurlu mu ?
Baraj yapılıyor, ya sonra ?
HES'ler kuruluyor, ya sonra ?
Söz konusu kararları alıp, halkın tepkilerini yok sayıp olası doğa olaylarının yaratacağı olumsuz ve üzücü sonuçlara zemin hazırlayanlar acaba şimdi ne düşünüyor ?
Karadeniz'in dağlarını, yaylalarını rant uğruna talan eden anlayış, derelerin ve nehirlerin doğal ekolojik yaşamdaki yeri ve konumunu değiştirirken ne düşünüyordu ?
Ve o anlayışlara sahip kişiler şimdi ne düşünüyor ?
Ülkenin yakın geçmişi, bugünü ve geleceği hakkında belli bir projeyi uygulama kararlılığıyla tüm uyarıları yok sayanların, bu sorulara verilecek tatmin edici yanıtları olduğunu sanmıyorum.
Evet;
Asıl sorunun, doğal olmayan afetlerdeki can kayıplarını yaratan, iş cinayetlerini ve üzücü sonuçlarını artıran, pandemi sürecini yeterince iyi yönetemeyen ve bunların tümünün yarattığı sisli puslu ortamı fırsata çevirmeye çalışan yaklaşımda olduğunu artık herkes net olarak biliyor, görüyor.
Bir ülkenin başına daha büyük ne gibi felaketler gelebilir ki ?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.