KUBBEDE BİR HOŞ SADÂ BIRAKMAK!
Kocaeli’nin yeni Valisi Çanakkale Valisi İlhami Aktaş oldu.
4 yıldır Kocaeli Valisi olarak görev yapan Seddar Yavuz ise Malatya Valisi olarak atandı.
İllerde valilik devletin temsil edildiği en yüksek makamdır.
Vali, siyasetin tamamen dışında devletin tarafsızlığı, şeffaflığı, birleştirici, bütünleştirici yönüyle görev yapmalıdır.
Vali eğer siyasetin parçası olmuşsa orada zaten devletin kamu yöneticisi olgusu ortadan kalkar.
Son dönemde devletin değil iktidarın valisi tartışmaları boş yere değildir.
Öte yandan siyasal iktidarlara sırtını dayayan hiçbir kamu görevlisi olumlu olarak anılmamakta.
Kocaeli’nde 30 yıldır gazetecilik yapan birisi olarak Kemal Nehrozoğlu, Kemal Önal, Erdal Ata, Gökhan Sözer, Ercan Topaca, Hasan Basri Güzeloğlu, Hüseyin Aksoy ve Seddar Yavuz dönemlerini bilirim.
Geçmişte görev yapmış bu valilerle ilgili olarak toplum genelinde herkesin düşüncesi farklıdır.
Bazıları çok iyi valilik yaptıklarını, kimileri siyasal iktidara yakın olduğunu söyler.
Yediden yetmişe herkes durduğu yerden ve kamu idarecisinin hal ve hareketlerinden mutlaka izlenime sahip olur.
Örnek olarak Kocaeli eski Valisi ve halen Eskişehir Valisi olarak görev yapan Hüseyin Aksoy için kayda değer çoğunluk tarafından herkese eşit mesafede, siyasetten uzak devletin valisi olarak yorum getirilir.
En azından gazeteci olarak benim konuştuğum çok sayıda insanın görüşleri bu yöndedir.
Sonuç olarak kamu yöneticileri görevdeyken yaptıklarıyla, devleti ne ölçüde temsil ettikleriyle anılır ve değerlendirilir.
Roma imparatoru Marcus Aurelius, Roma Meydanı’nda yürürken arkasında bir uşak taşıdığı rivayet edilir.
Uşağın tek işi, insanlar Aurelius’a şükranlarını sunduğunda Marcus’un kulağına
“Sen sadece insansın.” diye fısıldamakmış.
Bence bu önemli şeydir.
Hangi makam ve mevkide olursan ol sonuçta insansın.
Devletin yöneticisi olarak kibirden uzak olup kendisini de insan olarak görenler her daim saygıyla anımsanır.
Bu makam ve mevkilerde verilen görevler bir gün sona eriyor.
Ardından hiçbir yetki kalmayınca kişi de asıl gerçekle baş başa kalıyor.
İşte o zaman devletin makamını işgal ederken nasıl davranış içindeyse karşılığını mutlaka alıyor.
Ne mutlu devletin kendisine ‘emanet olarak verdiği makamı yine devlet ve millet adına ayrıştırmadan yerine getirip, ‘Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ’ bırakanlara!
Diyeceğim bu kadar!