Korona da kapitalist çıktı ama Cumhuriyet eşit
“Pandeminin başından itibaren ‘virüs herkese eşit o zaman bu insanlığın ortak sorunu’ dediler. Ama görülüyor ki eşit olmayan bir hayatta virüs bile eşit davranmıyor. Salgının yayıldığı noktalara, ölen insanlarımızın yaşadığı yerlere baktığımızda karşımıza bir sınıf haritası çıkıyor. İşçi, emekçi, yoksul insanlarımız ölüyor.”
**
SOL Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen’in bir kesitine yer verdiğim, Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan değerlendirmesinde çözüm önerisi olarak herkese parasız sağlık ve özel hastanelerin kamulaştırılması var. Korona’nın kapitalist ve hatta yayılma biçiminden esasla aynı zamanda emperyalist olduğu gerçeğiyle yüzleştiğimizde sosyalizmi savunan bir partinin çözüm önerisi, olması gerektiği şekilde.
Kapitalist ve emperyalist Koronavirüs ile ülkemizde vahşi kapitalizmi uygulayan AKP Hükümeti ve uygulamalarını kıyasladığımızda ise birbirlerine benzemeleri, sadece kapitalistlikleri değil. Topluma yönelik baskı politikalarında da hayli benzerlikler var ve her ikisi de fırsatçı. Koronavirüs bulaşmak için her fırsatı değerlendirmeye çalışırken Cumhuriyet değerleri, kazanımları ile bir alıp veremediği aleni AKP de Korona’nın sebep olduğu ortamdan faydalanmaya çalışıyor.
İşleyen’in açıklamasında yer aldığı gibi, asla ve asla eşitlikçi değiller. Ama Cumhuriyet eşit ve eşitlikçi.
Yine bir diğer benzer yönleri, her ikisi de yüzsüz. Malum, virüsü göremediğimizden yüzünü de göremiyoruz. Bende belki de takıntı haline gelen İçişleri Bakanlığı’nın o açıklamasındaki yalan, tam bir yüzsüzlük örneği. Küçük bir hatırlatmada bulunmak gerekirse 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında kısıtlamaların yasaklanmasına yönelik eleştirilere atfen açıklamada bulunan Bakanlık; virüsün yayılmasından sonraki süreçte yer alan Milli ve dini bayramlarda ile birlikte 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’nde benzer tedbirlerin alındığını iddia etti.
Hâlbuki yaşadığımız Gebze Bölgesi’ndeki dört ilçede bile kaymakamlıklar ve belediye işbirliğinde düzenlenen programlarda yürüyüş, konser dâhil her tür kitlesel aktivite düzenlenmişti.
AKP burada kendi içinde besleyip büyüttüğü bir şarlatanın darbe girişimini halk marifetiyle defedilmesini Kurtuluş Savaşı ile kıyaslama densizliğini bile gösterdi.
15 Temmuz’dan hemen 9 gün sonra, Ayasofya Camii’nin açılış şovu ve Diyanet İşleri Başkanı’nın konuşması da hafızalarımızda.
İşte Cumhuriyet’in temel değerlerini ve kazanımlarının bu kadar aleni şekilde hedef alındığı günümüzde ve tam bugün..
30 Ağustos Zafer Bayramı’nın yıldönümünde Koronavirüs’e rağmen meydanlara inmekten, sokaklara çıkmaktan başka seçenek yok.
Evet Koronavirüs hızla yayılıyor. Evet bugünkü etkinliklerde, özellikle akşamleyin Çayırova’da gerçekleşecek fener alayında özellikle sosyal mesafenin kontrol edilemeyeceği ortada. Buna bir de etkinliğin açık havada olacağı gerekçesiyle tiryakilerin tüttüreceği sigaraların dumanları üzerinden bulaşı riski daha da çoğalacak. Belki sırf bugünkü açık alan kutlamalarından sebep sağlık emekçilerinin iş yükü biraz daha artacak. Belki bugün, bu akşam alanlarda meydanlarda yer alanların ardından bir iki hafta sonra ağıtlar yakacağız.
Ama şu bir gerçek.
Koronavirüs var. AKP/MHP kurumsal işbirliğinde vahşi kapitalizm var. Aleni kast edilen Cumhuriyet’in temel değerleri ve kazanımları var. Ama başka Cumhuriyet, başka da Türkiye Cumhuriyeti yok.
Emperyalizme karşı verdikleri savaşla bu toprakları bize vatan yapan başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimize şükranlarımı bir kez daha sunarken 30 Ağustos Zafer Bayramı mesajlarında çok beğendim ve sosyal medyadan da paylaştığım, TMMOB MMO Gebze Temsilciliği’nin mesajıyla bağlıyorum:
“Emperyalist işgale karşı kazandığımız 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. 30 Ağustos Zaferi’nin 98’nci yıldönümünde acil gereksinimimiz bağımsızlık, demokrasi, barış, kardeşlik, emekten yana politikaların egemen olduğu başka bir Türkiye ve başka bir dünyadır.”