KISA BİR ARADAN SONRA
On günlük Trabzon, Rize, Artvin gezisinden sonra yeniden işimin başına döndüm.
Gezi amaçlı diyorum, bunun nedeni gittiğim yerler gezi içindi.
Tatil amaçlı değildi.
Karadeniz bölgesi bu yıl çok sıcak bir yaz geçirdi.
Nem oranı oldukça fazlaydı.
HES’ler Karadeniz bölgesinin iklimini değiştirdi.
Dereler susuz kaldı, ormanlık alanlar ciddi tehdit altında.
Canlı türleri zarar gördü.
Tarım ve hayvancılık eskiden kendine yeterli durumdaydı.
Şimdi ise domuz sürüleri köylülerin korkulu rüyası oldu.
Betonlaşma Karadeniz bölgesinin en büyük tehlikesi.
Çok katlı beton yığınları doğal bitki örtüsünü tehdit eder duruma geldi.
Her şeyi hızlı bir şekilde tüketiyoruz.
Trabzon Arapların en uğrak şehirlerinden biri, Köprübaşı, Sürmene, Çaykara ilçelerinin ortaklaşa kullandıkları Sultan Murat Yaylası Arap turistlerin ilgi alanı.
Nasıl ifade edeceğimi bilemiyorum ama turizmin Karadeniz’de alt yapısı yok.
Derme çatma tesisler, amatörce yapılan turizm.
Arapların zengin turistlerine talip olamayan yayla turizmi.
Yükselen beton yığınları, çok katlı binalar konut açığını karşılamayı amaçlıyor.
En yaygın hizmet ulaşım alanında veriliyor.
Toplu taşımacılık her yerde aynı.
Trabzon’da en gelişmiş sektör futbol.
Sokakta, kahvede, arabada her yerde futbol konuşuluyor.
İşsizlik had safhada, genç nüfus köyleri terk etmiş.
Yaz aylarının getirmiş olduğu canlılık bölgenin ekonomisine önemli katkı sağlıyor.
Yerli ve yabancı turistlere ikram edilecek ürün çeşitliliği yok denecek kadar az.
Karadeniz’in en cazip noktası tarihi eserler, temiz hava ve doğa güzellikleri.
Kent merkezinde belediyeye ait parkta 2 liraya çay içmenin keyfini yaşadım.
Gazeteci dostlarım Cemal Sancak ve Ercan Kurt ile hasret giderdik.
İnsan doğduğu toprakların yabancısı olunca gezisini kısa sürede noktalamak istiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.