Karaman’dan ülkeye yayılan pislik
Karaman, elbette ki il olarak ve il halkı açısından hedefe konulacak yer ya da özne olamaz. Ama, Karaman’ın adını günlerdir kamuoyunun en ön sırasında tutan Ensar Vakfı ile Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’ne (KAİMDER), hedefe konulmalıdır.
Çünkü, Karaman’dan ülkenin bütününe pislik yaymışlardır…
Ensar Vakfı yöneticisi de olan o sözde öğretmen (aslında yaratık demek gerekir), vakfa bağlı evlerde kalan 10 çocuktan 7’sine tecavüz, 2’sine cinsel istismar, 1’ine de müstehcen görüntü izletip taciz etmekten tutuklandıktan sonra ilk kez çıkartıldığı mahkemede 600 yıl hapis cezası istemiyle yargılandı.
Ve, mahkeme, jet hızıyla davayı ilk duruşmada sonuçlandırıp, o yaratığa 508 yıl 3 ay hapis cezası verdi.
Böylece, gerici ideoloji, pisliğini yaydığı ülkede kurbanını ateşe atarak temizlenmeye çalıştı.
Ama, asla temizlenemez.
Mesele, o yaratığın yüksek hapis cezasına çarptırılması değil ki. Mesele, sistemin, bu tür olayları yaratacak düzenlemelerle iğdiş edilmesinde. Bu iğdiş hareketinin yasal zeminini hazırlayan da AKP hükümetidir.
Bu skandal Türkiye’yi ayağa kaldırdı. İlk ve tek duruşmada jet hızıyla karara bağlanınca, sistematik şekilde yapılan cinsel istismar basit bir münferit vakaymış gibi lanse edilir noktaya geldi.
Bunun nedeni de, esas sorumlulukların üzerinin örtülmeye çalışılmasıdır.
Anımsayalım;
AKP hükümetleri, Ensar Vakfı’na yasadışı biçimde ‘yurt hizmeti’ verme olanağı sağlamıştır.
Ensar Vakfı önünde adeta etten duvar ören Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu “Bir kerecikten bir şey olmaz” diyerek Ensar Vakfı’nın ‘önüne yatmış’ ve istismar olayının aklanacağını işaret etmiştir.
TBMM’de Ramazanoğlu için verilen önergenin reddi sonrası AKP’li vekillerin bakanı kutlama kuyruğu meselenin özüne inilmeyeceğini göstermiştir.
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere çok sayıda etkili ismin can siparane çabası, davanın sonucuna ilişkin önceden fikir sahibi olunmasını zaten sağlıyordu.
Karaman’dan ülkeye yayılan pisliğin daha kokusu bile temizlenememişken, verilen cezanın, o yaratığı 32 yıl hapisle kurtaracak cinsten olduğunu hukukçu milletvekilleri kamuoyuna açıkladı. O yüzden, yatar mı, yatmaz mı tartışması yapmanın anlamı yok.
Görünen şudur;
Ensar Vakfı, ‘içeriden’ ve ‘dışarıdan’ etten bir duvarla korunmak istenmektedir ve korunmaktadır. Çünkü, verilen karar, suçu şahsileştirmiştir.
Sapık bir yaratık var, ama bu sapık yaratığa bu suçları işlemesine zemin hazırlayan ortamın sorumlularının üzeri örtülmüştür.
Adli ve münferit bir vaka gibi görülüp, o ortamı yaratan dernekler ve vakıfların sorgulanmaması geleceği karartılmak istenen çocuklar açısından bakıldığında utanç verici bir tabloya işaret ediyor.
Kimbilir, Türkiye’nin diğer bölgelerinde benzer ne olaylar vardır, yaşanıyordur da, kamuoyu önüne çıkmıyor ya da çıkartılmıyordur.
Bu konuda derin bir araştırma yapıp önlem alınmasını sağlamakla yükümlü bakan, suçlanan o vakfın önüne yatarsa, kişiselleştirilerek kesilen ceza, toplum vicdanını yaralamaya devam eder, kimseyi de tatmin etmez.
Ensat Vakfı ve KAİMDER kesinlikle daha detaylı soruşturma konusu olmalıdır. Bu vakıf ve dernek, yöneticilerinin ya da kadrolarının yüz kızartıcı suçları yüzünden önüne yatılarak korunmamalı, aksine derhal kapatılmalıdır.
Bu olayın siyasi sorumluları beklenen bu adımları atmazsa, zaten vicdanlarında mahkum eden halk kapatacaktır tecavüzcülerin bu pislik yuvalarını.
Karaman’dan ülkeye yayılan pisliğin üstü daha fazla örtülemez.