KAFA PATRON BEDEN İŞÇİ!
Marks 1848’de Engels ile birlikte kaleme aldığı ‘Komünist Manifesto’da dünya işçilerini birleşmeye ve kapitalizmi devirmeye davet etti.
İşçilerin zincirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyi olmadığını ilan etti.
Marks’ın çağrısının üzerinden 175 yıl geçmiş.
Katılın veya katılmayın ama bir düşünce üretmiş ve hala kapitalizmin en korkulu rüyası olmayı sürdürüyor.
Dünya genelinde bu çağrı zaman içerisinde teoride ve pratikte kimi zaman karşılık görmüş.
Ne var ki teknolojinin ivme kazanmasıyla birlikte özellikle iletişim araçlarındaki korkunç baş döndürücü gelişmeler işçi sınıfının yerinde saymasına neden oldu.
Çünkü iletişim araçları sayesinde kapitalist sistemin devam adına yapılan propaganda yöntemleriyle işçiler istenildiği şekilde yönlendirilebiliyordu.
Dizginleri çok daha sıkı bir şekilde elinde tutan kapitalizm işçi sınıfına çerçevesi ve sınırlarını kendisinin belirlediği sendikal birtakım hakların dışında asla yaşama şansı tanımadı.
Kapitalizmin gelişmiş ülkelerde işçilere dönük birtakım haklarını verip onları frenlerken geri kalmış ve vahşi kapitalizmin tahakkümü altında ki ülkelerde ki işçiler inim, inim inlemekte.
Birçok ülke de işçiler 8 saatten çok daha fazla çalıştırılırken sosyal güvenlik birçok haklardan mahrum bırakılmakta.
Ülkemiz de de benzer şeyler var.
Asgari ücretle çalıştırılanların dışında birde daha az ücretle ve hiçbir sosyal hakkı, güvencesi olmayan işçiler var.
Sendikalı işçiler bir nebze haklarını alabilirken kaçak işçiler ise karın tokluğuna köle gibi çalıştırılıyor.
Özellikle ülkemize kaçak olarak bulunan yabancı uyrukluların yasadışı yollardan çalıştırıldığına dair birçok haber zaman, zaman gazetelerde yazılıp çiziliyor.
Sermaye kendi çıkarı ve çok daha kazanç adına her şeyi yapar!
Sonuç olarak, Karl Marks 175 yıl öteden dünya işçileri birleşin demiş fakat pek anlayan falan çıkmamış.
Geçtik bunları bari demokratik sisteme sahip çıkan, bu bilince sahip bir işçi sınıfı olsun.
Kafa patron beden işçi olan bir işçi sınıfı elbette kendi haklarına, hukukuna ve geleceğine dair hiçbir gerçekçi çözüm üretemez, mücadele edemez.
Tabi burada suçlu tek başına işçi sınıfı değil.
İşçi sınıfının örgütlü gücünü temsil edecek ve yol gösterecek sendikalar yok.
Aidat ve sözleşme sendikacılığı ile sadece sermayenin belirlediği kurallar geçerli olur!
Marks bugünleri görseydi daha doğrusu işçi sınıfının bugünkü halini görseydi acaba düşüncesinde bir değişiklik olur muydu gerçekten merak ediyorum.