İRONİ
Bu günlerde anılarıma, yaşanmışlıklarıma çok fazla yolculuk eder oldum. Gündemin kirli oluşundan mı, yaşlandık mı bir türlü anlayamadım.
Çocukluk yıllarımda sınırlı giysilerim eskimemek zorundaydı. Boğaz harbinden geriye para kalmazdı ki; yeni giysiler alalım.
Bir lastik ayakkabıyı dört yıl giymeme rağmen, hiç şikayetim olmadı çocukluğumdan…
Topa vuracak ayakkabılarım olmadı ama –haksızlık etmeyeyim- çaputtan yapma toplarım oldu.
Okulumdaki basket topunu patlatmıştım da öğretmen “top alma cezası” vermişti. Cezamı yerine getirmek için ailece bir hafta çalıştık, ırgatlığa gittik, kazandığımız para bir basket topu bile alamamıştı. Top almaktan vazgeçecek, bir hafta okuldan uzaklaştırmayla işi tatlıya bağlamıştım.
Bizim zamanımızda top her yerde bulunmuyordu. İlçemizde top satan dükkan yoktu. Bütün topları şehirden alırdık. Şimdi top çok… Patlayanı, patlamayanı, renklisi, renksizi istediğin kadar al, oyna!...
Top sektöründe çok büyük paralar dönüyormuş!. Böyle söylüyor söyleyen, böyle yazıyor yazan….
Top ile yapılan bir çok spor var. Ben futbolu biliyorum. Futbolla yatıp, futbolla kalkıyorum. Her hafta, futbol seyrediyorum. Futbol sonuçlarını bir hafta dostlarımla tartışıyorum. Tartışıyorum tartışmasına ama, çok da yoruluyorum. Şikayetim yoktur. Bakmayın benim sızlandığıma….
Bizim takımın çocukları, sizin takımın çocuklarını dövmüşler. Çok da iyi etmişler!... Dövün, saldırın, yaşam hakkı tanımayın! Futbol bu!... Hem top yuvarlaktır. Nereye yuvarlanacağı belli olmaz… Sizler dikkatli olun… Aman ha!..
Çok eskilerde ülkelerini yönetenler –iyi ki şimdi böyle yöneticiler yok- halkın gündemini değiştirmek için sporu (futbol) kullanırmış. Ülkede halk sıkıntılardan şikayet mi ediyor? Bir derbi maçı kurtarır her şeyi!...
Hay Allah, yazıya nerede başladık, nereye geldik. Bazen böyle oluyor… Olsun be güzelim. Ülkemin aydınlık yarınları mutlak olacak. Olmadı da… Şiir tadında bir yaşamı hakkettik sanıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.