İnsan ve hakları (2)
Dünya İnsan Hakları günü geçti, ama Türkiye’nin bu alanda temiz olmayan sicilini ortaya koyan İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nca (TİHV), hazırlanmış ‘2015 Hak İhlalleri Raporu’nun sonuçlarını irdelemeye devam ediyorum.
Vakfa, 2015’te işkence ve kötü muameleye maruz kaldığı iddiasıyla toplam 560 kişi başvurdu. Ayrıca Psikosoyal Dayanışma Ağı Programı kapsamında Ankara Katliamı’ndan etkilenerek başvuranların sayısı da 330.
İHD verilerine göre ise 2015’in ilk 11 ayında 1433 kişinin gözaltında ve gözaltı yerleri dışında işkence gördüğünü belirtildi.
Ayrıca, 17 belediye başkanı tutuklandı, 9 tutuklu olmak üzere toplam 15 belediye başkanı görevden alındı.
KCK soruşturmalarının yanı sıra HDP/DBP ve HDK’ye yönelik operasyonlardan toplam 6744 kişi gözaltına alındı, 1285 kişi ise tutuklandı.
Raporda da yer aldığı üzere, düşünce, ifade ve basın özgürlüğü karnesi de kırık notlarla dolu.
AİHM’in zorunlu din derslerinin kaldırılması ve cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi ile ilgili kararlarının gereği yerine getirilmedi.
Alevi, Hıristiyan ve Yahudiler radikal Sünni ve ırkçı grupların tehdit ve nefret söylemlerine maruz kaldı.
Vicdani ret hala tanınmadı.
Halen gazeteci, basın-yayın çalışanı ya da gazete sahibi 30 kişi tutuklu.
Erişime engellenen internet sitesi, 2014’te 40.773, 2013’te 35.001 iken 2015’te kaygı verici şekilde arttı ve 105.958 oldu.
Örgütlenme özgürlüğü başlığı altında 417’si HDP, 11’i AKP, 4’ü CHP olmak üzere parti binalarına toplam 432 saldırı olduğu görülüyor. Sadece 6-8 Eylül 2015 tarihlerinde eş zamanlı, yaygın ve sistematik olarak 100’ü aşkın HDP binasına saldırı yapıldı.
Yıl içinde çeşitli gerekçelerle çok sayıda sendikacı gözaltına alındı.
Toplantı ve gösteri özgürlüğü ise var ama yok…
Kolluk güçlerinin toplantı ve gösterilere yönelik müdahaleler sonucu 210 kişi yaralandı.
Kolluk güçlerinin toplantı ve gösterilere yönelik müdahalesi sonucu 3377 kişi gözaltına alındı, 201 kişi ise tutuklandı.
Toplam 256 etkinlik yasaklandı.
Cezaevlerinin durumunu anlatan alt başlıktaki veriler de çok çarpıcı. Adalet Bakanlığı’nın 28 Şubat’taki son verilere göre, cezaevlerinde toplam 164 bin 461 tutuklu/hükümlü/hüküm özlü kişi var. 2014’te sayı 154.179 idi. AKP iktidara geldiğinde ise bu sayı 59.429 idi.
Cezaevlerindeki çocuk tutuklu/hükümlü/hüküm özlü kişi sayısı 2.165.
2015’te cezaevlerinde intihar, işkence ve kötü muamele, kaza, ihmal, hastalık, mahkûmlar arası kavga vb nedenlerle en az 28 kişi yaşamını yitirdi.
Ağır hasta ve tespiti yapılabilen 300’ü ağır olmak üzere 756 mahpus cezaevlerinde tedavi edilmeyi bekliyor.
Ekonomi ve çalışma yaşamına bakıldığında tablo ürkütücü. 2015 yılında, tüm iş alanlarında iş kazaları/cinayetleri sonucu en az 1593 işçi yaşamını yitiriyor.
Az mı ?
Öte yandan, Türkiye’nin, küresel iklim değişikliğinin artmasına yol açan karbon gazı salınımında dünya ülkeleri arasında 23. sırada bulunduğu da raporda yer alıyor.
Cinsiyet ve cinsel yönelim özgürlüklerine bakınca tablo daha vahim sanki. Erkek şiddeti sonucu 282 kadının yaşamını yitirdiği ülkemizde, şiddet uygulanan 367 kadının yaralı olarak kurtulduğu, 132 kadının ise taciz ve tecavüze uğradığı, nefret saldırıları sonucu ise en az 4 trans birey yaşamını kaybettiği görülüyor.
Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, görüyor musunuz ?
Ve son olarak mültecilerin hakları…
Suriye’den gelen mülteci/sığınmacının yaklaşık onda biri kamplarda yaşama imkânı bulabilmektedir. Mültecilerin sadece yüzde 15’i insani yardım kuruluşlarından ya da ajanslarından yardım alabiliyorlar.
Tespit etmekte zorlanılan yaşam hakkı ihlalleri konusunda en yakıcı olan ise bilindiği kadarıyla 12 çocuğun kaldıkları çadırlarda ya da barakalarda yanarak can vermiş olmaları.
İnsan ve hakları denilince, sicili bu kadar bozuk bir ülkede yaşamanın bedeli herhalde herkes tarafından çok iyi anlaşılıyordur.
İnsanca ve hak gaspına uğramadan yaşayacağımız günlerin umuduyla…