Günlerdir herkes nefesini tutmuş “ne olacak bu ülkenin gidişatı” diye merak ediyorlardı.

Pazar günü beklenmedik bir kararla CHP’den 15 vekil istifa ederek İyi Parti’ye geçmiş olması herkese rahat bir nefes aldırdı.

Durumun bu noktaya gelmesinde YSK’nın ihmali oldukça fazla olduğu söylenebilir.

Geçtiğimiz hafta perşembe günü CHP Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan ile önceden belirlenmiş kahvaltıda buluştuk.

Bana sormuş olduğu sorular arasında CHP’de kimin Cumhurbaşkanı adayı olması konusu oldu.

Ardından İyi Parti’nin seçime girememe durumunda CHP’den yeterli milletvekili istifa ederek İyi Parti’ye geçmesi durumunda siyasi tablonun değişebileceği yönünde fikir alışverişimiz oldu.

Aradan üç gün geçti, pazar günü sabahın erken saatlerinde sosyal medyada İyi Parti’nin seçime girip girmeyeceği konusunda farklı görüşler tartışılmaya başlandı.

Toplumda genel kanaat İyi Parti’nin seçimlere sokulmamas yönündeydi.

Bunun üzerine CHP kendine düşen sorumluluğu yerine getirmek için böyle bir tercihe zorlandı.

Yüksek Seçim Kurulu CHP’nin İyi Parti’ye geçici olarak 15 vekil vermesinden önce “İyi Parti seçimlere girebilir” diye açıklama yapmalıydı.

O zaman daha kanuni daha saygın bir karar olmuş olurdu.

Çünkü İyi Parti seçimlere girmenin tüm şartlarını yerine getirmişti.

Seçimlere girme hakkını çoktan elde etmişti.

YSK’nın ünlü “mühürsüz oy” kararını herkes biliyor.

Seçim yasasına göre “arkasında sandık mühürü bulunmayan oy pusulaları geçersizdir” maddesi açık ve nettir.

Fakat YSK sandık kurulu mühürlemeyi unutmasının cezasını seçmenlere mal edilemeyeceğini belirterek mühürsüz oyları kabul etti.

Anayasal bir hak olan “oy hakkı”nı kanun maddesinden üstün saydı.

Daha düne kadar devletin en yetkin isimleri “seçimler 3 Kasım 2019” da yapılacağı defalarca söylendi ve açıklandı.

Buna karşılık seçimlerin aniden 24 Haziran 2018’e alınmış olması anayasal hak olan seçimlere katılma hakkını ortadan kaldırabilir mi?

YSK önümüzdeki seçimlere İyi Parti’nin giremeyeceği konusunda oldukça fazla endişeler yarattı.

Bunun üzerine CHP geçici olarak partinin en güvenilir en çalışkan 15 vekiline önemli bir  görev verdi.

Bu açıklama yapıldıktan bir kaç saat sonra “İyi Parti seçimlere girecek” diye haberler  çıkmaya başladı.

Şimdi gelelim CHP’nin bu tavrını eleştirenler unutmamalıdır 2002 yılında yasaklı durumda olan Recep Tayyip Erdoğan’da CHP’nin desteği ile yapılan anayasa desteği sonucunda siyasi yasaklılığı kaldırılmıştı.

O zaman doğru olan bugün neden yanlış oldu.

“Doğru” olan kişilere ve partilere göre değil hukuka, demokrasiye, özgürlüklere göre karar vermektir, karar almaktır.

Ünlü hukukçumuz Tahir Taner’in yıllar önce yapmış olduğu bir açıklamada “ben tarihten korkarım!”sözleri bugünü çağrıştırıyor.

Elbette tarihin hükmüne en çok hukukçular ve de siyasetçiler dikkat etmelidir.

Hukuk sisteminin yapması gerekeni 15 vekil yapıyorsa burada önemli sorunlar yaşanıyor demektir.

Herkes şapkasını önüne koyarak iyice düşünmelidir.

Demokrasiden, özgürlüklerden bir kez vazgeçmeye başladığınız zaman bu işin arkası gelmez.