‘’HAYATIN SESİ’’ SUSMASIN
15 Temmuz akşamı Türkiye’de olağan üstü bir durumun olduğunu anlamaya başladığım anda aklıma gelen ilk şey Hayatın Sesi Televizyonunu açmam gerektiği oldu. Kanallarda dönen onlarca bilgi kirliliğinin içinde en doğru haberi alacağım tek adresin bu olduğunu düşündüm. Hayatın Sesi Televizyonunu açtığımda ise karşıma çıkan görüntü beni hiç şaşırtmadı. Televizyonun yayını kesilmiş, ekran karartılmıştı. O saatlerde benim gibi yüzbinlerce insanın en doğru haberi almak adına Hayatın Sesi kanalını aradığına eminim. Oda olmazsa ne yapacağız? Milyonerlerin değil milyonların televizyonu işte bu yüzden de yaşamalı.
Hayatın Sesi Televizyonu 2007 yılının Aralık ayında yayın hayatına başladı. ‘’Onca görüntü ve gürültünün içinde emeğiyle yaşayanların hayatına bir şey katmak, onları ekrana taşımak, onların mücadelesine omuz vermek için yola çıktı.’’ Dediğini de yaptı. Nerede bir işçi eylemi, emekçinin gündemi, halkın derdi, insanın isyanı var ise kameralarını oraya çevirdi.
Hayatın Sesi Televizyonu yayın hayatına başladığında kibirden ve kıskançlıktan uzak, aklı emekten, yüreği aydınlık bir gelecekten yana olan herkes böyle bir kanalın kurulmuş olmasından büyük mutluluk duydu. 2007 yılından buyana yayıncılık hayatlarında cesur oldular. Korkmadılar. Halka yalan söylemediler. Aldatmadılar. Hiç duyulmayanların sesi oldular.
Kanal yayın hayatını gerçekten etkiledi. ‘’Böylede yayıncılık yapılıyormuş’’ dedirtti. ‘’İktidar yalakalığı yapmadan da ayakta duruluyormuş’’ dedirtti. Büyük sermaye gruplarının desteğini almadan da yola devam edildiğini gösterdi. Hal böyle olup, televizyon bir yıldız gibi parlayarak göz kamaştırmaya devam edince Hayatın Sesi Televizyonuna iktidar baskısı gün geçtikçe arttı. Yoğunlaştı. Çoğaldı.
Türkiye de tekelleşen ve sermaye gruplarının inisiyatifinde yaşayan bir basın var. Büyük paralar aktarıyorlar. Sonra yandaşlaşan ve iktidarın gücüne biat eden ‘’Alo Fatih’’ gazeteciliği ayyuka çıkmış durumda. Tekelleşmeye karşı muhalif bir yayın politikasıyla bağımsız yayın yapan ve güçlüden değil haklıdan yana haber yazan televizyonlar hapis yada para cezalarıyla, baskıyla, zorbayla, susturulmaya çalışılıyor.
Bu saldırıdan Hayatın Sesi Televizyonu da payını aldı. Gerek maddi cezalarla, gerekse ekran karartmaya varan cezalarla Hayat’ın sesini kesmeye çalışıyorlar. Hayatın Sesi Televizyonunun karşı karşıya kaldığı sansür, ceza ve baskılara karşı Gebzeli işçiler ve emekçiler ise geçtiğimiz günlerde bir basın açıklaması yaptı. “Her direnişimizde, hak alma mücadelemizde bizlerin sesini yükselten ve bizlere sahip çıkan televizyonumuza şimdi de biz sahip çıkıyoruz” diyerek farklı fabrikalardan onlarca işçi Hayatın Sesi Televizyonu'na sahip çıkarak Gebze’de yürüyüş düzenledi.
Şimdi bu zamana kadar toplumun birçok kesimiyle dayanışma içinde olan Hayatın Sesi Televizyonu'nun dayanışmaya ihtiyacı var. Haziran direnişinden sonra halkımızın büyük kesimi ‘’yandaş’’ basına öfke duydu. Haklılardı. Ama ‘’yandaş’’ basına sadece kızmak, öfkelenmek yetmez aynı zamanda ‘’Yoldaş’’ basına sahip çıkmak gerekir. Çıkmak gerekir ki Hayatımızın sesi susmasın…
.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.