Darbe girişiminin ardından iktidar tarafından yapılan çağrılarla meydanlarda yapılan gösterilerde en az vurgu yapılan konu demokrasi oldu.

Eksik kalan demokrasi vurgusu için CHP ve sivil toplum örgütleri meslek odaları bu boşluğu mutlaka doldurmalı.

Alanlarda ve meydanlarda sıkça duyduğumuz sloganlar ayrıştırıcı, ötekileştirici konular içermekte.

Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımların pek çoğu hakaret ve küfür dolu.

Böyle zor ve sıkıntılı günlerde aklı selim insanlar daha dikkatli ve temkinli davranmalı.

Hatta yol gösterici olmalı.

Sap ile samanı birbiri ile karıştıranlar cadı avına çıkar, her önüne gelene darbeci yaftası giydirir.

Bir başka önemli konu ordunun, yargının ve polisin yedeği yoktur.

Bu kurumları itibarsız hale getirmek daha kötü sonuçlar doğurur.

Yaşadığımız coğrafya her türlü olumsuzluğa açıktır.

Hiç unutmadığım bir konuyu bugünlerde sizinle paylaşmak istedim.

Ergenekon , Balyoz tertiplerinin başladığı günlerde yazmış olduğum çok sayıda makale oldu.

 Yakından tanıdığım bir ahbabım “sana da bir suç bulunur veya uydurulur” demişti.

Bu söylenen sözü çok fazla ciddiye almamıştım ama o sözü de hiç unutmadım.

Böyle zor günlerde kraldan çok kralcılar ortaya çıkar.

Devletin görevi hukuk içerisinde kalarak suçluları ve mağdurları birbirine karıştırmamaktır.

Darbeye, baskıya, şiddete yüksek sesle hayır demeliyiz!

Sokaklarda idam sehbası gezdirenlere karşı tepkimizi göstermeliyiz.

Ülkemizin tek çıkış yolu özgürlükçü demokrasinin önünü açmaktır.

Unutmayalım her şiddet ve demokrasi karşıtlığı yeni mağdurlar yaratır.

Devlet öc almaz, suçluları yakalar yargılar yeni mağdurlar yaratmaz!

Türkiye toplumu çok büyük bir felaketin eşiğinden döndü.

15-16 Temmuz kalkışması amacına ulaşmış olsaydı daha büyük kaos yaşardık.

12 saat civarında süren darbe girişimi sırasında iç savaşın minyatür halini tüm dehşeti ile gördük ve yaşadık.

Bir ülke, bir toplum kendi sorunlarını konuşamaz hale gelirse orada kaos başlar sonrasını düşünmek bile istemiyorum.

Tek başına herşeyi bilirim, aklıma gelen herşeyi yaparım dönemi geride kalmalı.

Başımıza ne geliyorsa birbirimizi anlamadan, dinlemeden önyargılar üzerinden geliyor.

Özgürlükleri kısıtlayarak toplumdaki farklılıkları ayrıştırarak hiç bir yere varılmaz.

Tek çıkış yolumuz demokrasiyi güçlendirmektir.