Hak arayışı ve karşılığı
İşçiler ve emekçiler on yıllardır ekonomik ve demokratik hak arayışında.
Diyarbakır'da HDP il binası önünde uzun süredir bekleyiş var. O bekleyişin sahibi, çocukları dağa kaçırılmış aileler.
Veee, Cumartesi Anneleri. Onlar da, kayıp evlatlarını arıyor, tam tamına 34 yıldır.
Birbirinden farklı arayışlara siyasal iktidarın yaklaşımı bizlere ne anlatıyor, teker teker bakalım...
Önce işçiler, maden işçieri;
Ödenmeyen hakları için Manisa'nın Soma ilçesinden Ankara'ya yürümek istiyor.
Ama, heyhat;
Bu hak arama eyleminin önü il çıkışında jandarma tarafindan kesiliyor ve 'bundan sonrasını bir adım yürüyemezsiniz' denilerek durduruluyor.
Ve oradaki bekleyişle birlikte bir türlü sonuç alınamayan bu sorunu çözecek formül arayışlarına giriliyor.
Hak arayışındaki bu işçilerin önü Saray-AKP-MHP ortaklığının talimatıyla kesiliyor.
Emir kulu olan güvenlik güçleri ne yapsın, değil mi ?
Aslında o güvenlik güçleri, emir kulu olup olmadıklarını iki farklı kesimden gelen annelerin eyleminde çok farklı biçimde gösteriyor.
Diyarbakır annelerine gelince...
'Biz emir kuluyuz' diye algı oluşturmada oldukça başarılı bir çizgi çizen güvenlik güçlerinin tavrı, AKP’nin örgütleyip ileri sürdüğü işçi eylemlerinde olduğu gibi HDP Diyarbakır il binası önünde bekleşenler için atılan adımlarda da net biçimde görünüyor.
Dağa kaçırıldığını belirttikleri çocuklarının bulunmasını isteyen 50'yi aşkın ailenin Diyarbakır HDP il binası önündeki oturma eylemi sürüyor.
İyi de, bu anlaşılabilir insanı talebin muhatabı HDP değil, devlettir. O nedenle, eylemin yerinin Diyarbakır değil Beştepe, TBMM ya da İçişleri Bakanlığı önü olması daha uygun değil mi ?
Veeee, Cumartesi Annelerinin durumu...
Onların çocuklarını arama eylemi, 12 Eylül faşist cuntasıyla birlikte başlatılan ve "muhalifleri yok etme operasyonu"nun bir parçası olarak sürdürülen en kapsamlı operasyonlardan birine karşı 27 Mayıs 1995'te başladı ve halen sürüyor.
Yıllarca her cumartesi günü Galatasaray Meydanı'nda oturma eylemi düzenleyip gözaltında kaybolan ve faili meçhul siyasi cinayetlere kurban giden yakınlarının faillerini arayan bu topluluk, Diyarbakır'da bekleyişini sürdürenler kadar şanslı olmadı, olamadı ve olamazdı da.
Çünkü, 12 Eylül ve uzantısı siyasi yapıların iktidarlarına karşı duruş sergilediler. Ve, karşılarında duran tüm güçler, o anlayışın güncel temsilcisiydi.
Bu üç hak ve adalet arayışı arasındaki fark arasında tercih yaparak strateji geliştirenler halkın iktidarı olamaz.
Olsa Olsa, Anayasa'nın amir hükümlerinden biri olan "Bir sınıfın diğer sınıf üzerinde tahakküm kurmaya çalışması kabul edilemez"e rağmen devletin kolluk kuvvetlerini sermaye sınıfı çıkarları doğrultusunda kullanan yapı olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.