Demokrasilerde hesap verilebilirlik çok önemlidir.

Eğer bu kuralı işletemezseniz, her yerde bir diktatör ortaya çıkar.

Bu yüzden her seçim demokrasi olmadığına sıkça vurgu yapıyorum.

Sandık, siyasetin günah ve sevap defterlerinin tutulduğu yerdir.

Siyasetin önemli makamlarında yer almak bazıları için ayrıcalık görünse bile esas durum, sizi oraya götüren irade, zamanı gelince oradan indirince tahammül edeceksiniz.

Bizim ülkemizde yaşanan en önemli sorun, bir makama seçildiğinizde veya atandığınızda çok hoşgörülü oluyorsunuz.

Gücün ve makamın nimetlerini fark edince kalıcı olmak için makamın esiri haline geliyorsunuz.

Bu durum yerel yönetimlerde de merkezi hükümette de değişmiyor.

Tartışmanın odağında, iktidarda daha fazla nasıl kalmanın yöntemleri var.

Peki, en sorunlu ve sıkıntılı kesimin sorunları neden konuşulmaz?

Bu memleketin işsizi var, yoksulu var, emeklisi var, üniversitelisi var.

Bunların dertlerini ne zaman konuşacağız?

Eğer bunlara zaman ayrılmazsa, korkarım daha kötü sonuçlar bizi bekliyor olabilir.

Yoksulluğun olduğu yerde yolsuzluk kaçınılmaz hal alır.

Hafta sonu CHP Gebze’de belediye meclisi için seçim yapıldı.

Çıkan sonuçtan memnun olanlar azınlıkta.

Bazı partililer il başkanlığına itiraz etti.

İtiraz gerekçesi, mükerrer oy kullanıldığı yönünde.

Bizde demokrasi kültürü gelişmiyor.

İtiraz etmemiz gereken konuları umursamıyoruz.

Bu yüzden sıkıntılar azalmıyor.

CHP’nin ön seçiminde birilerinin hesabı tutmadı.

Şimdi el altından liste başına seçilen Dilek Tan’la yer değiştirme çalışmaları konuşuluyor.

Bu nasıl anlayıştır?

Amaç hizmet etmekse, listenin başı sonu fark etmez.

Salih Işık’ı liste başına yerleştirmek isteyenler, önce bu telaşlarının gerekçesini izah etsinler.

Herkesi şaşırtacak erkek egemen siyasetin kurumları ne hale getirdiğini hep birlikte görüyoruz.

Çıkan sonucu herkes kabullenmeli.

Artık bundan böyle siyasete kadın eli değdi, hiç kimse eskisi gibi at koşturamayacak!..